Ji Wang ertesi gün şirkete gitti. Ofisin en alt katında, beklenmedik bir şekilde biri Ji Wang’ın peşine düşerek imza ve fotoğraf istedi. Bu, Ji Wang’ın isteksizce biraz popüler hissetmesine neden oldu.
Hong-jie’yi bulduğunda, kadın telefonla meşguldü. Ji Wang’ı gördükten sonra, ona doğrudan bazı belgeler uzattı.
Ji Wang belgeleri çevirdi ve içindekileri aceleyle taradı. Yeni bir varyete programı olmasına rağmen, ayrıntılar hemen hemen aynıydı. Ana hedef hâlâ konuklar arasındaki kimyaya bağlıydı.
Bir sloganınız ve gülümsemeniz varsa, ne kadar açılırsanız, izleyiciler sizi o kadar çok severdi. Ji Wang ücretinin detaylandırıldığı bölüme daha dikkatli baktı ve sonunda imzasını attı.
Program toplam 10 bölümden oluşuyordu. Reytingler yüksek olursa, ikinci bir sezon daha ekleyeceklerdi.
İmzalamayı bitirdiğinde, Hong-jie telefonu kapatmıştı ve hoş bir şekilde söyledi, “Başrolde olmamana rağmen senin için bir reklam filmi de kabul ettim!”
Ji Wang doğrudan “Ücret ne kadar?” diye sordu.
Hong-jie ona sinirli bir bakış attı. “Her gün para, para, para. Para çukuruna mı düştün?”
Ji Wang alaycı bir şekilde gülümsedi, “Jiejie, hala ev kredimi geri ödemem gerekiyor. Bir araba bile alamıyorum ve şirket bana bir araba ayarlamıyor.”(abla demek normalde dümdüz abla diye çevrilmişti, ben jiejie yaptım artık çince abla demeyi biliyoruz 😅)
Hong-jie duygusuzca cevap verdi: “Şirket arabaları iyi bir kariyer çizgisi olan sanatçılar içindir. Dışarıda rahat rahat takılıyorsun ve hala şirket arabası kullanmak istiyorsun. Ne büyük bir kaynak israfı.”
Ji Wang burnunu ovuşturdu, “Az önce alt kattan biri beni tanıdı. Gelecekte metroya binemeyecek miyim?”
Hong-jie gözlerini devirdi, “Taksiye bin, şirket sana paranı ödeyecektir.”
Ji Wang’ın ailesi genç yaşta ölmüştü. Doğrusu, tek kişilik ailesini geçindirecek kadar kazanıyordu ama birkaç yıl önce bir ev satın almıştı. Ev eski, küçük ve yıkık dökük olsa da, mahalle pahalı bir muhitteydi. Ev kredisi onu zorluyordu.
Popüler olmadığını ve çok fazla dizi çekimi almadığını da eklersek, günlerini dar bir cüzdanla geçiriyordu.
Ji Wang sözleşmeyi imzaladıktan sonra, Hong-jie ona başka bir sözleşme uzattı, “Kılıç dansı yapabilen bir yardımcı oyuncuya ihtiyaç duyan bir müzik videosu da var. Çekim süresi kısa ve ücreti iyi, bu yüzden rolü senin için kabul ettim.”
Ji Wang’ın gözleri yukarı kıvrıldı, “Teşekkür ederim, Hong-jie.” Bunu söyledikten sonra mutlu bir şekilde son sayfayı çevirdi ve imzasını attı.
Hong-jie neredeyse onun gülümsemesine dayanamayacaktı. Birçok sanatçıyı temsil etmişti ve çekiciliğe karşı belli bir bağışıklığı vardı ama Ji Wang’la karşılaştığında yine de zaman zaman şoke oluyordu.
Neyse ki Hong-jie bir betaydı. Ji Wang’ın feromonlarının kokusunu alamıyor ve kendini rahatlatabiliyordu.
Bu sırada ofise başka biri girdi. Bu, Ji Wang ile aynı anda şirkete giren başka bir alfa aktörüydü. Muhtemelen kendisini Ji Wang ile kıyasladığı ve ikincil cinsiyetlerinin birbirini ittiği gerçeğini de eklediği için, diğer adam Ji Wang’a hiçbir zaman iyi niyet göstermedi.
Ji Wang başka biriyle karşı karşıya gelmekten hoşlanmadı ve ilk önce ayrılmayı planlayarak teslim olmak için inisiyatif aldı. Hong-jie ona “Git Xiao Xu’yu bul, seni stüdyoya götürmesini söyledim.” dedi.
“Bugün çekim mi yapıyoruz?” Ji Wang biraz şaşırmıştı, henüz senaryoya bile bakmamıştı.
Hong-jie diğer alfaya oturmasını söyledi ve Ji Wang’a elini salladı, “İyi olacaksın, parayı çoktan banka hesabına havale ettim.”
Her neyse, Hong-jie’nin elinin altındaki sanatçıların hiçbiri onun tarafından ikna edilmemiş kalamazdı. İnsanların içini ısıtmak gibi bir yeteneği vardı. Ji Wang’ın hiç şüphesi yoktu ve ofisten ayrıldı. Diğer alfanın yanından geçerken, diğerinin ikna olmamış görünerek homurdandığını duydu. Ji Wang ona aldırış etmedi.
Yandaki ofiste Xiao Xu her şeyi çoktan hazırlamış ve senaryoyu Ji Wang’a uzatmıştı. Ji Wang ilk sayfayı çevirip açtı ve büyük harflerle yönetmenin ve başrolün adını gördü.
Yönetmen Zhou Lie çok ünlüydü ve birçok müzik imparatoru ve imparatoriçesi için MV(müzik videosu) çekmişti. Ji Wang kıpırdayamadan başrol oyuncusunun ismine baktı. Xiao Xu çantasını sırtına koydu ve Ji Wang’ı çekiştirmek için yanına geldi.
Ji Wang hareket etmedi. Xiao Xu bir süre boş gözlerle Ji Wang’a baktı. Ji Wang’ın ifadesi son derece şok edici bir şey görmüş gibi görünüyordu.
Xiao Xu’nun izlenimine göre Ji Wang biraz soğuk denebilecek kadar sakin ve soğukkanlı biriydi. Bir alfanın olağan güçlü kibrinden yoksundu ve Xiao Xu onu nadiren başka şeylerden etkilenirken görüyordu.
Son dizide Xiao Xu, Ji Wang’ın asistanıydı. Ji Wang’ın bu tür bir ifade sergilediğini gördüğü tek an, Ji Wang’ın canlandırdığı Xia Chengsong’un başrol oyuncusu ile öpüşürken karşılaştığı o okul dramasıydı.
Xiao Xu usulca sordu: “Wang-ge, gitmek istemiyor musun? Geç kalabiliriz.”
Ji Wang senaryoyu kapattı, “Bu işi alamam.”
Xiao Xu bu sözler karşısında şaşkına döndü, “Yapamayız Ge, sözleşme cezasını ödemek zorunda kalacağız.”
Ji Wang dişlerini sıkıp ödeyeceğini söylemek istedi ama para kaybı küçük olsa da güven kaybı büyük olacaktı. Şirketin başına bela açabilirdi. Bu artık yalnızca onu ilgilendiren bir mesele değildi.
Kasıtlı olmak için gereken niteliklere sahip değildi. Uzun süre toplum içinde çok çalışmış olan Ji Wang, artık bir gencin hoyratlığına sahip değildi.
Arabaya bindikten sonra bile Xiao Xu dikiz aynasından Ji Wang için endişelenmeye devam etti. Muhtemelen Ji Wang’ın performansının anormal olmasından ve asistanı olarak birlikte azarlanmaktan endişe ediyordu.
Ji Wang dikiz aynasından baktı ve Xiao Xu’ya gülümseyerek isteksizce konuştu, “Panik yapma, para kaybetmekten senden daha çok endişeleniyorum.”
Xiao Xu rahat bir nefes aldı. Direksiyonu tutarak şaka yaptı: “Ge, yemek yedin mi? Çekime gitmeden önce biraz yemeye ne dersin?”
Ji Wang’ın en ufak bir iştahı yoktu. Başını salladı ve senaryoya bakmaya devam etti. Gözleri bir kez daha oyuncu listesine takıldı. Qi Boyan, bu iki kelime ısrarla bir kez daha karşısına çıktı.
Karanlıkta yazılmış gibi, önce barda Qi Boyan’ın konser kaydını görmüştü, sonra parfüm şişesini almıştı ve şimdi de adamın kendisini görecekti.
Sanki hayatı bir senarist tarafından üçüncü sınıf bir köpek kanı* draması olarak yazılmış gibiydi.(klişe,abartılı,utanç verici)
Oynayacağı içeriğin sayfasını çevirirken birden rahat bir nefes aldı. MV’nin kadın başrol oyuncusuna ilk görüşte aşık olan maskeli bir suikastçıyı canlandıracaktı.
Gereken toplam oyunculuk içeriği çok fazla değildi. Ne de olsa bu bir yardımcı roldü. Öne çıkan kişi yine de Qi Boyan’dı.
MV’nin konusu çok basitti. Yeniden doğmadan önceki yaşamında Qi Boyan bir suçlunun kızına aşık olan bir generaldi. Ji Wang’ın canlandırdığı suikastçı ise düşman tarafından başroldeki kadına suikast düzenlemesi için gönderilen bir top yemiydi*.(önemsiz yan rol, ana kahramanların basamak taşı)
Rolün amacı erkek ve kadın başrolün duygularına ateş katmaktı. Aşk ve nefret yüzünden kadın başrol geçmişte öldürüldü ve erkek ve kadın başrol ancak günümüzde buluşabildi.(yani yeniden doğuşla ilgiliymiş)
Ji Wang senaryoyu kapattı. Qi Boyan’ın zevklerinin değişip değişmediğini ya da günümüz hayranlarının hepsinin bu türden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyordu. Qi Boyan ilk çıkışını yaptığında hâlâ asi bir rock yıldızıydı. Bugünlerde bu tür bir MV çekeceğini kim bilebilirdi ki?
Yarım saat sonra, araba prodüksiyonun önünde durdu. Ji Wang oyuncuların soyunma odasına götürüldü. Makyaj sanatçısı Ji Wang’ı gördüğünde gözleri bir an için parladı. Ji Wang’a basit bir makyaj yaptıktan sonra, kıyafetlerini değiştirmesine izin verdiler.
Ji Wang’ın karakteri maskeliydi. Yüzünü göstermeyen bir kostüme sahip olmak onu çok daha rahat hissettirdi.
Kısa süre sonra Ji Wang çok fazla endişelendiğini fark etti. Qi Boyan’ın MV’sini canlandırsa bile, bu Qi Boyan’ı gerçekten görebileceği anlamına gelmiyordu.
Onun rolü sadece başroldeki kadın oyuncuyla birkaç sahne çekmesini gerektiriyordu. Sahnelerinin çoğu tek başına dövüş sanatı sahneleriydi. Yönetmen yardımcısı çekimleri tamamlarken, başroldeki Qi Boyan programını farklı bir yerde kaydetti.
Ji Wang ağır, koyu renkli deri kıyafetler giyerek bir tele asıldı. Ormanda defalarca uçtu, dallar uzuvlarında küçük kesikler oluşturdu.
Bu tür bir durum, oyunculuğa aşina olan Ji Wang için neredeyse bir yaralanma sayılamazdı. Yönetmen yardımcısı kestik diye bağırdıktan sonra asistanı Xiao Xu, koşup ona bir içecek ve küçük bir elektrikli vantilatör uzattı, “Ge, aşırı sıcaklamış olmalısın, biraz su iç.”
Ji Wang başını usulca salladı. Etrafına bakındı ve Qi Boyan’ı göremedi. Endişelerinin biraz saçma olduğu anlaşılıyordu.
Müdür yardımcısı Ji Wang’ı yanına çağırdı. Ji Wang’ın performansından çok memnundu ve onu tekrar çağırana kadar gidip dinlenmesini söyledi.
Ji Wang aşağı indi ve kenarda bekledi.
Bir hizmetli arabası yoktu ve sadece soyunma odasında dinlenebiliyordu. Senaryoyu bir kez daha çevirip açtı. Senaryonun içine bazı fotoğraflar eklenmişti – bunlar Qi Boyan’ın sahne makyajı fotoğraflarıydı.
Fotoğrafta Qi Boyan’ın uzun saçları toplanmıştı. Kıpkırmızı bir pelerin giymişti ve batan güneş vücudunun yarısına düşüyordu. Güneş ışığı bile onu biraz destekliyor gibiydi. Ciddi ve güçlü görünüyordu. Gözleri fotoğraf makinesinin objektifine baktı ve doğrudan fotoğrafa bakan kişinin kalbine kaydı.
Ji Wang’ın gözleri fotoğrafta birkaç saniye durakladıktan sonra hızla uzaklaştı.
Oyunculuk onun için sadece karnını doyurmak için bir araç olsa da, Ji Wang işini ciddiye alan biriydi. Onu kullanan yönetmenlerin hepsi fena olmadığını söylüyordu. Hatta zaman zaman Ji Wang’ı yardımcı olması ve sahipsiz birkaç yardımcı rolü oynaması için kendi ekiplerine çağırıyorlardı.
Ji Wang kimseyi reddetmedi ve bu da Hong-jie’yi çileden çıkardı. Her seferinde, Ji Wang’ın sözleri Hong-jie’yi parayla sorun bulmamaya teşvik ediyordu.
Birden yönetmen yardımcısı soyunma odasının perdesini açtı, “Ji laoshi, birazdan kalkıyorsun, hazırlan.”
Ji Wang hızla makyajını yaptı ve maskesini takarak soyunma odasından çıkıp çekim yerine gitti.
Dürüst olmak gerekirse, Ji Wang sıcak nedeniyle zaten biraz sersemlemişti, o kadar ki etrafındaki hafif huzursuzluğu fark etmedi, bu huzursuzluk daha önceki çekimlere göre çok daha güçlüydü.
Monitörün arkasındaki yönetmen değişmişti.
Bu sahnede yer almaması gereken başrol oyuncusu makyaj yapıyordu.
At toynaklarının hafif sesi çok uzaklardan yaklaşırken, Ji Wang hâlâ sessizce senaryoyu okuyordu.
Kemerindeki dekoratif toka bir şey tarafından dürtüldüğünde Ji Wang şaşkınlıkla arkasına döndü. Bir adam ve bir atın gölgesi vücudunu sarmıştı.
Sanki bir tiyatro oyunundan fırlamış gibi -aslında bir tiyatro oyunundan daha ağırbaşlı değil- insanın kusur bulamayacağı narin bir yüz, dikkatsiz ve kışkırtıcı gözler. Ata binen adam elindeki mızrağı Ji Wang’ın belindeki kemeri dürtmek için kullandı ve küçümseyerek ona baktı.
Ji Wang yüz ifadesinin gülünç olması gerektiğini düşündü. Neyse ki, en sıcak zamanda bile maskesini çıkarmamıştı.
Qi Boyan’ın mızrağı Ji Wang’ın belindeki deri kemere saplandı ve hafifçe aşağı doğru bastırdı, “Yoluma çıkıyorsun.”
.
.
.
Allah’ım bu ne kadar cilveli bir Alfa seme 😍
.