Switch Mode

Comeback of the Abandoned Wife Bölüm 118

Numu'yu Yeniden Görmek

Wu Ruo, önceki hayatında çok aptal olduğu için kendini salak gibi hissetti. Başkalarından ruhsal gücünü özümsemek gibi böylesine inanılmaz bir beceriyi kullanmayı nasıl bilemezdi? Sonunda beşinci seviye bir güce sahip olması sekiz uzun yılını almıştı ve Jixi’nin Ruh Tonik İksiri sayesinde altıncı seviyeye yükselmek için mücadele etmişti.

Bu hayatında ise diğerlerinden daha fazla güç çekebilirse, daha kolay ve daha hızlı yükselebileceği anlamına mı geliyordu? Annesinin bir keresinde yükselmesinin yolunun başkalarına bağlı olduğunu söylemesine şaşmamalıydı.

Ancak, kendini geliştirmek için Hei ailesinden güç alamazdı. Onlar ailesiydi.

O sırada gökyüzünde altın bir ışık parladı.

Jixi, gökyüzüne bakarak konuştu, “Erkeğinin bu kadar kısa sürede bu kadar güçlü bir koruyucu rün oluşturması harika!”

Wu Ruo, açıkça erkeğiyle gurur duyarak sordu, “O iblis adamdan korkuyor musun?”

Jixi homurdandı, “Ondan mı korkacağım? Ben sadece…”

“Sadece ne?”

“Önemli bir şeyi kaybettim.” dedi Jixi, “ve ona nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.”

Wu Ruo. “…..”

Eggie uzaktan oynarken bağırdı: “Ahh!”

Wu Ruo onu kontrol etmek için baktı. Beş iskeletin parçalara ayrıldığını gördü.

Eggie üzgün bir yüzle koştu, “Baba, kimse benimle oynamıyor.”

Wu Ruo onu kollarında taşırken “Haydi dışarı çıkalım.” dedi.

“Yaşasın!”

Onlar dışarı çıkmak üzereyken Jixi meditasyon yapmak için odasına gitti.

Wu Ruo ve Eggie ön bahçeye doğru yürürken General Ren’in malikanesinden yeni dönen Wu Qianqing ile karşılaştılar.

“Baba, General Ren’in sorgusu nasıl gidiyor?” diye sordu Wu Ruo.

Wu Qianqing içini çekti, “Yeni bir şey yok. O suikastçılar birdenbire ortaya çıktılar ve aniden öldüler. General Ren şu anda karısının cenazesiyle meşgul. Bende geri geldim. General Ren, davayı çözmelerine yardımcı olmak için oraya tekrar gitmem gerekmediğini söyledi. Belki de gerçek katili bulmanın zor olduğunu biliyorlar.”

Katil Wu Chenzi olsaydı, gerçek katilin izini sürmek kolay olmazdı tabi.

“Bu durumda, senin hakkında hiçbir şüpheleri olmayabilir ya da Wu ailesi hakkında şüpheleri olabilir baba.”

Onun görüşü de Ruo’nun düşündüğü gibiydi.

Wu Qianqing, Wu Ruo ve Eggie dışarı çıkarken “Çıkıyor musunuz?” dedi.

Wu Ruo başını salladı. “Evet. Eggie’yi gezmeye çıkarıyorum.”

“Daha fazla koruma al yanına.”

“Yapacağım.”

Wu Ruo, kapıcıya Hei Xuanyi’ye bir mesaj göndermesini söyledi ve ardından altı muhafızla birlikte ayrıldı.

……

Birkaç saat sonra Eggie’ye birkaç küçük oyuncak aldı, geçtiğimiz günlerde yaptığı iksiri satmak için eczaneye yeniden gitmiş ve oradan şifalı bitkiler alıyordu.

“Ruo!”

Wu Ruo şifalı otları beklerken birinin onu aradığını duydu. Arkasına baktı ve kuzeni Wu Yu’nun gülen bir yüzle ona doğru yürüdüğünü gördü, “Gerçekten sensin.”

Wu Ruo’nun gözlerinde bir soğukluk belirdi ama gülen bir yüz takındı, “Ne tesadüf! İlaç almaya mı geldin?”

Hah! Wu Yu’yu bulması gerekmeden ayağına gelmişti!

Wu Yu gülümsedi, “Evet. Dört Klan Festivali yaklaşıyor. Bunun için daha fazla bitki biriktirmem gerekiyor.”

“Dört Klan Festivali mi?”

Wu Ruo, geçmiş yaşamında imparatorluk şehrindeyken bunu duymuştu. Ama tüm Dört Klan Festivalleri sırasında şehir dışındaydı. Bu yüzden tek bir Dört Klan Festivaline bile katılamamıştı.

Wu Yu şaşırdı ve sordu, “Böyle bir festivali bilmiyor musun? Festival üç ayda bir yapıldığı için buraya gelen herkes duymuş olmalı oysa.”

“Duydum ama ne hakkında olduğundan emin değilim.”

Wu Yu açıkladı, “Dört Klan Festivali’nin tarihi, şanslı bir tarih öngören Eyalet Ustası tarafından belirlenir. Her üç ayda bir Devlet Ustası, imparatorluk yetiştiricileri ile birlikte canavar, iblis ve hayalet klanına bağlanan üç geçit açar. Bu durumda gerekli şeyleri alabilmek için canavar, iblis veya hayalet klanına gidebiliriz.

Karşılığında, bu klanlardaki insanlar, geçitler aracılığıyla dünyamıza seyahat ederek bir tur atabilirler. Temelde efsuncuların kutlaması gereken bir gün. Şehirdeki tüm sıradan insanlar, efsunculardan uzak durmak için evde kalıyor.”

“Diğer klanlar orada alışverişe çıkacaksa neden ilaç alıyorsun?” Wu Ruo bunu merak etmişti doğrusu.

“Kötü bir şey olursa diye. Bir zamanlar diğer klanlardan efsuncuların festivalde yaralandığını duydum.”

Wu Yu’nun söylediği şey Wu Ruo’ya bir olayı hatırlattı.

Wu Yu, Wu Ruo bir kelime söylemediği için sordu, “Ruo, ne düşünüyorsun?”

Wu Ruo belirsizce konuştu, “Bende diğer klanlara seyahat etmek istiyorum, biraz ilaç almam gerekip gerekmediğini düşünüyorum.”

“İşte bu yüzden bu kadar çok şifalı bitki aldım. Ne yazık ki zaten bir ekibim var, yoksa seninle gelebilirdim.”

Wu Ruo kendi kendisiyle alay etti, “Ben sadece sıradan biriyim. Benimle gidersen, seni yavaşlatırım.”

Wu Yu garipti ve suçlu bir ifade takındı, “Ruo, üzgünüm. Geçmişte sana yaptıklarım için çok üzgünüm. Umarım beni affedebilirsin.”

“Geçmişten bahsetme. Geleceğe umutla bakmalıyız.”

Wu Ruo o kadar yumuşak bir şekilde gülümsedi ki Wu Yu’nun zihni boşaldı. Bu nedenle, Wu Ruo’nun cümleleri arasında başka bir şey ifade ettiğini fark etmedi, “Ruo, çok değiştin. Eyalet Efendisinin doğum günü ziyafetinde büyük büyükbabamın açıklaması olmadan senin olduğuna bile inanamadım.”

“Hadi canım?”

Wu Ruo, dükkân sahibi otunu paketledikten sonra ona döndü, “Kardeşim, izin verirsen şimdi gitmeliyim. Ağabeyim eğitim için imparatorluk şehrinde. Onu gördün mü?”

Wu Yu şaşırdı, gözlerinde güçlü bir şeyler vardı, “O da mı şehirde? Hiçbir fikrim yok. Burada olduğunu bilseydim, onu benimle antrenman yapmaya ikna ederdim.”

“Bir gün onunla karşılaşırsan, lütfen ona bizim de şehirde olduğumuzu söyle.”

Wu Ruo şifalı bitkileri aldı ve Eggie’yi kucakladı, “İzninle.”

O gider gitmez, Wu Yu gülümsemesini bıraktı, dükkan sahibine doğru yürüdü ve tezgahın üzerine gümüş paralar koydu, “Giden genç adam burada hangi otlardan aldı?”

Dükkâncı gümüş sikkeleri devraldı, “Buraya Ruh Tonik İksiri satmaya ve Ruh Tonik İksiri yapmak için daha fazla bitkisel malzeme almaya geldi.”

“Bu kadar mı?” Wu Yu kaşlarını çattı.

“Evet.”

Wu Ruo da aşağı indiğinde gülümsemesini bastırdı. Wu Yu ile yaptığı konuşmadan gözlemlediği kadarıyla, abisi Wu Zhu’nun bir zamanlar Wu Yu ile karşılaştığından oldukça emindi. Wu Yu’nun Wu Zhu’nun ortadan kaybolmasıyla bir ilgisi olmalıydı. Gücü Wu Yu’dan daha yüksek olsaydı, Wu Yu’yu kardeşinin nerede olduğunu söylemeye zorlamak için Ruh Manipülasyon tekniğini kullanırdı.

Ecza dükkânından çıktıktan sonra, bir muhafız bitkileri almak için öne çıktı.

Wu Ruo, Eggie’ye “Eve gitmek mi yoksa dışarıda oynamak mı istersin?” diye sordu.

“Dışarıda oynamak!” dedi Eggie heyecanla.

Wu Ruo gülümsedi.

Sonra bir adam arkalarından güldü, “Evlat, bakıyorum hala aynısın.”

Wu Ruo sese aşinaydı. Arkasını döndü ve kapıda onlara gülümseyen orta yaşlı bir adam gördü. Gözleri ışıl ışıl parladı ve yüksek sesle gülümsedi, “Usta Shifu!”

İleri doğru yürüdü. “Usta Shifu, gerçekten sen misin?”

Numu* yüksek sesle güldü, “Benim. Ben de seninle burada karşılaşmayı beklemiyordum. Seni dükkanda gördüğümde tanıyamadım. Ama Eggie’yi kollarında taşıyorsun.” (Ruo’yu solucanlardan kurtaran şifumuz unutmamışsınızdır )

Wu Ruo’yu bir aşağı bir yukarı taradı, Wu Ruo’nun kolunu tuttu, “Sana eşsiz güzel bir adam olduğunu söylemiştim. Ne kadar güzel olduğuna bak. Çevrendeki insanlar sana hayran kalıyor.”

Bu doğruydu çünkü Wu Ruo aşağı indiğinde dükkandaki müşterilerin hepsi Wu Ruo’ya bakmaya başlamıştı.

Wu Ruo, Numu’yu gördüğüne hem çok mutlu ve hem de şaşırmıştı, “Neden buradasın?”

“Uzun hikaye. Oturacak bir yer bulmalıyız, o zaman sana söylerim.” dedi Numu hafifçe gülümseyerek.

“Şehre yeni mi geldin? Kalacak bir yerin var mı? Eğer yoksa, bizimle kalabilirsin. Ne dersin?”

“Evet, şehre yeni geldik ve kalacak bir yer bulamadık. Ama yanımda birçok kişi var. Bize yetecek kadar odanız var mı?” diye Numu açıkça konuştu.

Bu kadar çok kişinin bir arada kalmasıyla çok fazla dikkat çekebilirlerdi. Aksi takdirde Wu Ruo’dan yardım istemezdi.

“Kaçınız burada?”

“112”

“Hepiniz için yeterince büyük olabilecek iki boş bahçemiz var. Gerekirse bazılarınız odalarını başkalarıyla paylaşabilir.”

“Bu yeterli.” dedi Numu gülümseyerek, “Kocanın zengin olduğunu neredeyse unutuyordum. Malikanesi çok büyük olmalı. Adamlarım yakında. Onları alıp malikanenize geri döneceğim.”

Eggie’yi Wu Ruo’nun kollarından aldı, “Hadi benimle ata bin.”

Eggie yine heyecanlandı.

Kısa süre sonra Numu, at sırtında bir grup adamla geri geldi ve Wu Ruo ile Hei Malikanesi’ne gitti.

Hei Malikanesi’ne gittiklerinde Wu Ruo, Hei Xin’den kalacak yer ayarlamasını istedi ve Numu’yu ailesiyle tanıştırdı.

Wu Qianqing ve Guan Tong, Numu’nun Wu Ruo’ya tıbbi beceriler öğrettiğini öğrendikten sonra, Numu’yu yemeğe davet ettiler. Wu Ruo’ya onun için tıbbi beceriler öğrettiği için Numu’ya yürekten teşekkürlerini ilettiler.

Akşam yemeğinden sonra, Numu, Wu Ruo ve Hei Xuanyi onlara neler olduğunu anlatmak için nihayet oturma fırsatı buldular.

“Gaoling kasabasının hayaletler tarafından saldırıya uğradığı söylendiğinde senin için çok endişelendim. Ama Hei Xuanyi’nin yanında olduğunu düşünerek rahatladım.” Numu gülümsedi, “Hepinizi koruyacak kadar güçlü. Ama yine de adamlarımı daha sonra sizi bulması için Gaoling kasabasına gönderdim ve adamlarım sonra bana tüm kasabanın katledildiğini söylediler.”

“Evet, tüm kasaba.” Wu Ruo başını salladı.

“Neyse ki güvendesin. Buraya mı yerleşeceksiniz?”

Hei Xuanyi’ye bakan Wu Ruo cevapladı, “Xuanyi’ye bağlı. Eve gitmek isterse, onunla klanına giderim.”

Numu önce ona, sonra Hei Xuanyi’ye baktı. Mutlu bir şekilde, “İkiniz birbirinizi sevdiğiniz için rahatladım!” dedi.

Wu Ruo, Hei Xuanyi’nin elini tutarak sordu, “Seni buraya getiren nedir, Shifu Usta?”

Numu gülümsemesini bıraktı ve nadiren takındığu sert bir ifade ortaya çıktı:

“Bu mesele güneydeki Miaojiang Wu etnik klanı ve güneydoğu Kamboçyalı Jiangtou etnik klanıyla başlıyor. İki etnik klan şimdiye dek hiçbir zaman nehir suyunu ihlal etmedi ve asla birbirlerinin topraklarını işgal etmediler. Geçen yıl iki klan değerli tıbbi malzemelerle dolu bir hazine arazisi yüzünden tartışmıştı. Ne yazık ki bu hazine arazisi iki klan sınırının ortasındaydı. İki klan da arazinin kendi klanlarına ait olduğuna inanıyordu ve birbiriyle anlaşamadı.

Herkes çıkmazdaydı ve kimse toprağı bırakmadı. Ancak birkaç ay önce klanımızda hainler baş gösterdi. Shupuzhai halkının klanımızdaki birçok insanı öldürmesine yardım ettiler ve klanının çoğunu işgal ettiler Şimdi bütün klan bu hainlerden ölesiye nefret ediyor ve daha sonra bu hainin Shupuzhai’den gelen insanlarla diyarı terk ettiğini duydum, bu yüzden onları İmparatorluk Başkentine kadar takip ettim…”

Wu Ruo’ya bir zamanlar Wu Weixue ve kendi babasını büyüleyen Baş Terbiyeciyi hatırladı. Hei Xuanyi ile göz teması kurdu, “Hainin adı ne?”

“Fujin.”

“Birlikte geldiği Baş Terbiyecinin adını biliyor musun?”

“Tek bildiğim liderlerinin adının Sangcang olduğu. Diğerlerinin isimlerini bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla Kamboçya’yı şefin oğlunun intikamını almaya gittikleri için terk ettiler.”

Numu dudak büktü, “Şefin oğlunun hadım edildiği söyleniyor. Gerçek olup olmadığından emin değilim ama.”

Wu Ruo, Numu ile ortak bir düşmanları olmasına şaşırdı, “Şefin oğlunun adı Ba Se mi?”

“Evet, o. Onu tanıyor musun? Klandaki adamlarımdan bir mektup aldım ve bana Ba Se’nin Kamboçya’yı terk ettiğini ve muhtemelen imparatorluk şehrine gelmekte olduğunu söylediler.”

“Onu sadece tanımakla kalmıyoruz.” Wu Ruo, Hei Xuanyi’ye bakarak, “Xuanyi, Ba Se’i hadım etti.” dedi.

Numu şaşırdı ve yüksek sesle güldü, “Yani hadım edildiği doğru. Hei Xuanyi’ye nasıl bulaştı?”

Ama hemen bir sebep tahmin etti, “Ba Se, Ruo’yu taciz ettiği ve Hei Xuanyi kıskandığı için mi?” (Shifu pek bi zekisin, lütfen bize azıcık bilmediğimiz spoilerlar ver)

Ba Se, iki klandaki güzellikleri sevmekle ün salmıştı. Alçak ve pis şekilde güzel erkeklere veya kadınlara sahip olana kadar lanetler veya büyüleme becerileri kullanırdı. Penisine zarar vermek onun yaptığına kıyasla çok kolaydı.

Hei Xuanyi, “Onun efsun güçlerini de kırdım ama o benim olduğumu bilmiyor.” dedi.

“Bunu da mı sen yaptın? Ama hiç bahsetmedin.” Wu Ruo şaşırmıştı.

“Aferin!” dedi Numu heyecanla, “Orada olsaydım onu öldürürdüm. Bekleyin bi dakika. Bu, Sanglun ve Fujin’in sizden intikam almaya geldiği anlamına geliyor.”

“Mümkün. Sanglun aslında bize iki kez saldırmaya çalıştı. Adamlarını bulduğumuzda hepsini öldürmeyi planlıyoruz.”

“Lütfen benim için Fuji’nin hayatını bağışla. Halkımın öfkesini ondan çıkarabilmesi için onu klanıma canlı geri götüreceğim.”

“Yapacağız. Ama çözemediğim bir şey var. Şefin oğlunu mahvedenin Xuanyi olduğunu bilmediklerine göre neden bizden intikam alıyorlar ki?”

Numu dudak büktü, “Baş Terbiyeciler hakkında bildiğim kadarıyla, gerçek düşmanlarını bulamazlarsa suçu başkalarına yıkarlar. Başkalarının hayatlarını hiç umursamazlar. Ruo, insanların zihnini manipüle etmede iyiler. Özellikle sen ekstra dikkatli olmalısın.”

Wu Ruo başını salladı.

.
.
.

Shifu ustamız da geldiğine göre elimiz güçlendi düşman birlik olduysa biz de oluruz 😏

Yorum

5 1 Oy
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
0
Düşüncelerinizi duymak isterim, lütfen yorum yapın🫶x

Ayarlar

Karanlık Modda Çalışmaz
Sıfırla