Switch Mode

Dash Bölüm 189

Final

Sonunda Jiheon kararlı bir şekilde konuştu, “Evet, bugün yapmak istiyorum.”

“Öyle mi…?”

Jaekyung kollarını kavuşturdu, durum karşısında ne yapacağını bilemiyormuş gibi görünüyordu.

“Neyi bekliyorsun? Şimdi yap gitsin. Tüm madalyalara sahipsin, o yüzden yap.”

“Ama bu atmosferde ne yapacağım?”
Jaekyung dilini şaklattı.
“Gerçekten anlamıyorsun, abi.”

“Atmosferin nesi varmış? Her yerde çiçekler var; mükemmel.”

“Ama yine de.”

“Ve burası da bir otel.”

Jiheon hemen Jaekyung’un ağzını kapattı.

“Otelde evlenme teklif etmeyeceksen nerede edeceksin? Başka bir yerde yapmayı düşünmen beni daha da şaşırttı.”

Jaekyung kollarını kavuşturdu, gözleri fal taşı gibi açıldı.

“İnsanlar genellikle otelde mi evlenme teklif eder?”

“Bu makul.”

Jaekyung’un yüzünde sanki bunu mantıksız buluyormuş gibi ekşi bir ifade vardı.

Ah, neden bunu anlayamıyor?

Jiheon içten içe dilini şaklattı ve yatağı işaret etti.

“Hemen içine atlamadan önce havuzda ısınmamız gerekiyor.”

Bunu daha anlaşılır bir şekilde açıkladığında Jaekyung ağzını açtı.

“Abi, bu metafor… bu çok dahice.”

“Gerçekten mi?”

“Evet. Bence bu sadece senin yapabileceğin bir metafor.”

Jaekyung gerçekten etkilenmiş gibi ellerini çırptı.

“Evet, bu sadece benim yapabileceğim ve sadece senin anlayabileceğin bir metafor.”

Jaekyung ellerini daha yüksek sesle çırparak onayını ifade etti ve bir aidiyet ve yoldaşlık duygusu geliştirdi.

“Tamam o zaman, şimdi acele et ve evlenme teklif et.”

Jaekyung’un ruh halinden faydalanan Jiheon onu yakaladı ve evlenme teklifini ilerletmek konusunda ısrar etti. Jaekyung tereddüt etmeden madalyalarını çantasından çıkardı. Sonra da şıngırdayan madalya demetini tutarak doğruca havuza, hayır, yatağa yöneldi.

Sanırım beni gerçekten kucaklamayı ve bunu evlenme teklifinden hemen sonra yapmayı düşünüyor.

Jiheon baştan çıkarmayı başlatmış olsa da, Jaekyung’un gerçekten yatakta evlenme teklif edeceğine dair hiçbir fikri yoktu.

“Jaekyung-ah, sen gerçekten bir şampiyonsun.”

Gerçekten de tüm gereksiz eylemleri kesip atmışsın.
-Jiheon bunu söylemek üzereydi. Ancak

“Elbette.”

Jiheon’un madalyalarını kastettiğini düşünen Jaekyung gururla onları havaya kaldırdı ve Jiheon’un çenesini tutmasını istedi. Gururlu bir gülümsemeyle madalyalarını sallarken Jaekyung’un ne kadar yakışıklı ve sevimli göründüğüne hayran kalmaktan kendini alamadı.

Birinin hem heykel gibi yakışıklı hem de bu kadar şirin ve sevimli olması mantıklı mı? Boyu bile 194 cm, hayır, 195 cm.

Jiheon bu adamın gerçekten kocası olacağını anladığında gülmekten kendini alamadı. Dünyanın zaten biliyor olmasına ve çocuklarının yakında dünyaya gelecek olmasına rağmen, o an yaklaştıkça heyecanlı, gergin ve mutlu hissediyordu.

Jiheon sırtı masaya dönük bir şekilde durdu ve daha önce çekmeceye sakladığı bir eşyayı gizlice almak için elini geriye doğru uzattı. Onu pantolonunun arka cebine koymayı başardı, ki bu oldukça hantal hissettiriyordu. Jaekyung onu elinden tutup dikkatlice yatağa tırmanmasını söyleyince Jiheon da ona uydu.

“Pekâlâ, işte başlıyoruz.”

Jiheon yatağa tırmandı ve Jaekyung’un karşısına oturdu. Jaekyung ona bunu teklif etmekten bahsetmeye başlamıştı ama sıra gerçekten teklif etmeye geldiğinde utanmış görünüyordu; madalyalarla oynuyor, boğazını temizliyor ve başka tarafa bakıyordu.

Daha iki saat önce, gençleriyle birlikte gösteriyi sallamış, sanki doğal bir şeymiş gibi podyumun en tepesinde gururla durmuş ve tüm hafta boyunca insanların onun şampiyon olduğuna dair bağırışlarını dinlemişti.

Kendinden çok emin olan bu adamın şimdi karşısında bir çocuk gibi utangaç ve çaresiz olduğunu görünce gülümsemekten kendini alamadı.

“Acele et ve evlenme teklif et.”

Jiheon yatağa şakacı bir şekilde vurarak ısrar etti.

“Pekâlâ.”

Jaekyung nihayet utangaçlığını üzerinden atarak birkaç kez boğazını temizledi. Ardından, elindeki madalyayı yatağın üzerine koydu.

“Abi, evlen benimle. Sen-“

“Tamam, yapacağım.”

“…Ama konuşmam bitmedi?”

Jaekyung şaşkın bir ifadeyle Jiheon’a baktı.

“Ah, bitirmedin mi?”

Jiheon şaşırmış gibi yaptı ve devam etti.

“Ama mesele bana evlenme teklif etmek, değil mi? Bu yüzden buna evlilik teklifi deniyor. Eğer bunu zaten söylediysen, hepsini söylemedin mi?”

“Evet, söyledim ama… Sana tüm madalyaları bile vermedim….”

“Oh, haklısın. O zaman hemen yap.”

Jiheon’un ısrarları karşısında Jaekyung’un yüzünde ‘Bu doğru değil…’ der gibi bir ifade belirdi ama yatağın üzerinde dizili madalyaların hepsini birden alıp Jiheon’un boynuna astı.

“Vay canına, sekiz madalya. Çok ağır.”

Jiheon, Jaekyung’un kendisine verdiği madalyalara dokundu ve abartılı bir yaygara kopardı. Madalyaları boynunda oynattı ve Jaekyung’la konuştu.

“Teklifin için teşekkür ederim. Evet, çok mutluyum.”

“…….”

Jaekyung bir an gözlerini kırpıştırarak Jiheon’a baktı. Gecikmeli olarak, “Ah, bu da ne?” diye haykırdı ve yatağa vurdu.
“Aklımdaki bu değildi!”

“Gerçekten mi? Benim aklımdaki teklif buydu.”
Jiheon gülümseyerek şöyle dedi:
“Yine de yapman gereken her şeyi yaptın. Bana sekiz madalya verdin ve hatta seninle evlenmemi istedin. Başka ne eklemelisin?”

Bunu sorduğunda Jaekyung şikayet etti ve bunun o tür bir sorun olmadığını söyledi.

“Bu çok çabuk oldu…, hayır, bu çok kuru. Abi, sana açıkça ağlamanı söyledim.”

“Ama ağlayamam, ne yapmalıyım?”

“O zaman neden en azından duygulanmış gibi yapmıyorsun?”

Jiheon’un nasıl bu kadar sakin olabildiğini sorgulayarak hayal kırıklığını dile getirdi. Bunu öylesine söylememişti; gerçekten hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Jiheon hemen açıkladı:

“Hey, her duş aldığında banyo aynasına bakıp ‘Abi, evlen benimle‘ diyorsun. Sen sahip olduğum en parlak madalyasın. Hayatımın sonuna kadar seni el üstünde tutacağım’ diyorsun. Bir ay boyunca seni antrenman yaparken dinledim. Sence ağlar mıydım?”

“…….”

Jaekyung aniden sessizleşti. Uzun bir süre ağzını kapalı tuttu ve sessizce Jiheon’a baktı. Ancak daha sonra kısık bir sesle konuştu.

“Bunu… duydun mu?”

“Elbette duydum.”

Jaekyung içini çekti ve eliyle yüzünü sildi.

“Bunu neden dinledin ki?”

Jaekyung o kadar üzgündü ki Jiheon ona yakında ses geçirmez bir eve taşınacaklarını ve orada gönlünce çalışabileceğini bile söyleyememişti.

“Her neyse, teklifini kabul ettim.”

Jiheon arka cebinden kutuyu çıkardı. Jaekyung kutuyu görür görmez gözleri parladı. Jiheon kutuyu açıp yüzüğü çıkardığında Jaekyung gerçekten utanmış bir sesle mırıldandı.

“Abi…… neden…… sen de mi bunu yapıyorsun…?”

“Neden? Hastanede teklifime cevap vermedin.”

Jiheon her şey apaçık ortadaymış gibi konuştu ve hazırladığı kolye zincirine yüzüğü astı. Yüzük kolyesini bir madalya verir gibi Jaekyung’un boynuna takarak şöyle dedi:

“Jaekyung-ah, benimle evlen.”

“…….”

“Sen şimdiye kadar kazandığım en değerli madalyasın.”

Jaekyung’un kaşları daha önce defalarca duyduğu bu konuşma karşısında bir anlığına çatıldı.

“Ah, sen çok fazlasın, cidden…!”

Jaekyung öfkeyle patladı ve Jiheon çok sert bir kahkaha atarak yatağa düştü.

“Hayır, cidden… abi… bunu neden yapıyorsun?”

Jaekyung doğru düzgün konuşamayacak kadar heyecanlıydı.

“Özür dilerim. Gerçekten havalı bir konuşma olduğunu düşünmüştüm.”

“O zaman benim söylememe izin vermeliydin! Bunu nasıl yaparsın?”

Şaşkına dönmüştü. Jiheon yatağa uzandı, bir süre güldükten sonra Jaekyung’un kalçasına bir tokat attı.

“Hey, sen zaten yeterince havalısın. Daha havalı şeyler söylemene gerek var mı? Bırak da bu sefer ben yapayım.”

“Ne…?”

“Ciddiyim.”

Jiheon karnını kucakladı ve Jaekyung’a bakarken uzanmak için vücudunu zorlukla yana çevirdi.

“Bugün çok havalıydın. Neden daha da havalı olmaya çalışıyorsun? Hayır, sadece bugün değil. Bütün hafta böyleydin.”

Yine de, Jiheon havalı olduğunu söylediğinde, Jaekyung üzgün kalamadı ve sadece dudağını ısırdı. Belki hâlâ şaşkın olduğu için belki de Jiheon’un iltifatı onu daha iyi hissettirdiği için dudaklarında yavaş yavaş küçük bir gülümseme belirdi. Jiheon, Jaekyung’un elini tuttu ve şöyle dedi:

“Madalyalar için gerçekten mutluyum ama dürüst olmak gerekirse, bu kadar çok kazanman gerekmiyordu.”

Jiheon, Jaekyung’un elinin arkasını öptü. Sonra bakışlarını tekrar kaldırdı ve Jaekyung’a baktı.

“Çünkü en iyi madalya sensin.”

“…….”

Dudağını ısırarak Jiheon’a bakan Jaekyung sonunda döndü ve gülümseyerek “Aman Tanrım” diye mırıldandı. Bu seferki gerçekten mutlu bir gülüştü. Jiheon da gülümseyerek Jaekyung’un elinin arkasını öptü ve kasten yumuşak bir ses çıkardı.

“Ee? Neden teklifime cevap vermiyorsun?”

Jaekyung bununla ne yapacağından emin değilmiş gibi görünüyordu.

Elbette kabul edip etmeme konusunda endişeli değildi ama bunu daha nazik bir şekilde nasıl söyleyeceğini düşünüyor gibiydi.

Sonunda, belki de duygularının ‘hayatımdaki en parlak madalya‘dan fazlasını söylemesine izin vermeyeceğini bildiğinden, net ve düzgün bir şekilde konuştu.

“Seninle evleneceğim, abi.”

“Tamam, teşekkür ederim.”

Jiheon gülümseyerek söyledi. Jiheon ona “Seninle evleneceğim” dediği için teşekkür ettiğinde Jaekyung biraz duygulanmış görünüyordu.

Jaekyung çeşitli duygularla Jiheon’a baktı, ancak kısa süre sonra bu düşüncelerden sıyrıldı ve kendinden emin bir şekilde şöyle dedi:

“Demek düğün öpücüğü zamanı geldi, öyle mi?”

“Ama bu düğünlerde yaptığımız şey değil mi?”

“Düğün yapmıyoruz.”

Jaekyung hemen cevap verdi.

“Hayır, şimdi düğün var. Eğer birbirimize madalya takarsak, bu bir düğün olur.”

Jaekyung mantıklı davranmaya çalışarak ısrar etti. Öpüşmek istiyorsa öpüşebilirdi ama böyle ısrar ettiğini görünce düğünle ilgili söyleyecek bir şeyleri varmış gibi geldi. Jiheon bunun ilk kez olduğundan emindi.

“Tamam, bir öpücük ver o zaman.”

Jiheon konuşmasını bitirdikten sonra Jaekyung heyecanla yanına çöktü ve kendini bir havuza dalar gibi yatağa attı. Jiheon’un karnına bastırmamaya dikkat ederek yanaklarını kavradı ve onu tutkuyla öptü.

Ve-

“Yani bu resmen bizim ilk gecemiz, değil mi?”

Jaekyung dudakları ayrıldıktan hemen sonra sorduğunda, Jiheon kahkahalara boğuldu.

“Evet ama tören hâlâ devam ediyor, o yüzden öpüşmeye devam edelim.”

“Ah, elbette.”

Jaekyung sanki doğal bir şeymiş gibi, Jiheon’u bir öpücük daha için kendine çekti. Jiheon da elini Jaekyung’un elinin arkasına koyarak karşılık verdi.

Sonunda flörtlerini tamamlama bahanesiyle, ikili her zamankinden daha tutkulu bir şekilde öpüştü.

Bembeyaz havuzlarında,

Şu anda bir öpücük, sonsuz aşk sözlerini mühürlemişti.

FİNAL

 

En çok güldüğüm bölüm bu oldu. Ve finale kadar çevirip sizinle paylaştığım için mutluyum. Bazılarınız güzel yorumlar bırakıp hoş destekleriyle beni motive etti ara verdiğim dönemde bile bu romanı bana unutturmadan sürekli hatırlattı sanki unutmam mümkünmüş gibi 😁

Ana hikayemiz sona erdi, şimdi tatlı extralar zamanı, Jiheon’un hamileliğini (ki biliyorsunuz pek şahit olamadık ama geçmişe dönüp olacağız) ve ikilinin sevimli Jini’yi nasıl büyüttüğünü göreceğiz 🥳

Yorum

5 3 Oylar
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
7 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
sude
sude
1 ay önce

Yiiiaaa yerim siziii😭😭 çok duygulandımmm😭😭çeviri için çok teşekkürlerrr

Vsugtaegi
Vsugtaegi
2 ay önce

Ağağağağağağağağ bebekleri çok tstlı ama sanki jaekyunga benziyor gibi jfjjfnfnjfjf

luna
luna
2 ay önce

Çok tatlılar > <
Emeği geçen herkese teşekkürler

Kinkmix
Kinkmix
3 ay önce

Harikaydı teşekkürler 💕💫

Rainbow Novel
Yönetici
Cevaplamak için  Kinkmix
3 ay önce

Ne demek 😘🙏

Kaçak ruh
Kaçak ruh
5 ay önce

Ahh o kadar duygusalım ki şu an anlatamam. Her an ayrılacaklarmış diye düşünmekten ama tatlılıklarını görmekten de kafayı yedim resmen. İyi ki 2d karakterlerdi gerçek hayatta olsalardı kıskançlıktan ölürdüm herhalde😂 ayrıca bu kitabı çevirip bize sunduğunuz için de çok çok teşekkür ederim iyi ki çevirdiniz🫰

Rainbow Novel
Yönetici
Cevaplamak için  Kaçak ruh
5 ay önce

Ne demek beğenmene ve güzel vakit geçirmene çok sevindim 😘♥️

7
0
Düşüncelerinizi duymak isterim, lütfen yorum yapın🫶x

Ayarlar

Karanlık Modda Çalışmaz
Sıfırla