Switch Mode

Dash Bölüm 200

Extra 11

Jaekyung’un sadece onu izleyip izlemediğini merak eden Jiheon, tabağına bilerek en büyük kuzu kaburga parçasını koydu ve konuyu açtı:

“Bu arada, Jaejoon’un damat toplantısına* geleceğini duydum.” (Kız isteme gibi iki ailenin buluşması)

“Neden gelsin ki?”

“Neden gelmesin? Gelirse iyi olur. Annen tarafların eşit olmaması konusunda endişeli görünüyor.”

“Neden endişelensin ki?”

Yarım ağız cevaplar veren Jaekyung, birden hatasını fark etti ve geç de olsa bir bahane uydurdu:

“Özür dilerim, aile toplantılarını pek sevmem. Hayır, senin ailenle olduğu için değil abi, herhangi bir aileyle, hatta kendi ailemle bile….”

Aile toplantılarını zor bulduğunu itiraf edemiyordu, bu yüzden açıklamasında tökezledi. Ama sözleri bir anlam ifade etmiyordu.

Jaekyung’un böyle davrandığını gören Jiheon, gülümseyerek eğildi ve fısıldadı:

“Ben de öyle. Sadece kendi ailemle iyiyim ama ikiden fazla aile bir araya gelince işler garipleşiyor. Bu durumda kimsenin rahat olacağından şüpheliyim. Özellikle de damat buluşması gibi durumlarda, her iki ebeveyn grubu da muhtemelen bu işin bitmesini istiyordur.”

Jaekyung ciddiyetle konuştu, “O zaman neden zahmet ediyorsunuz? Bunu atlarsak herkes için daha rahat olur.”

Yemeklerini bitirdiklerinde, servis görevlisi yanlarına geldi.

“İhtiyacınız olan başka bir şey var mı?”

Jiheon başını yana sallayan Jaekyung’a baktı. Garson hesapları bırakıp gittiğinde, Jiheon sadece sordu:

“Tatlı sipariş etmedin mi?”

“Hah……?”

Jaekyung onun neden bahsettiğini merak ediyormuş gibi şaşkın görünüyordu.

“Doktor tatlı yememen gerektiğini söyledi, abi.”

“Hayır, seni kastetmiştim.”

“Benim için de aynısını söyledi.”

“Ne diyorsun sen? Buna uymak zorunda değilsin.”

Jiheon kıkırdarken, Jaekyung daha da sinirlendi.

“Doktor yapmamamı söyledi, neden buna karşı çıkayım ki?”

“Hey, tatlı yemen benim için sorun değil.”

Jiheon hemen araya girdi.

“Onları benim önümde yersen üzülmem. Aslında, birinin benim yüzümden istediği şeyi yemekten kaçınmasından daha çok nefret ediyorum. Hastanedeyken diyetini kısıtlamakta zorlandın. Artık dışarıda olduğuna göre, yiyemediğin tüm yiyeceklerin tadını çıkarmalısın.”

Hastanede kaldığı süre boyunca Jaekyung’un tek sıkıntısı somon balığı ve sığır dizi değildi. Çok sevdiği tatlıları da yiyemiyordu. Doktorun iltihabı kötüleştirebileceği için şimdilik şekerden uzak durmasını tavsiye etmesinin ardından Bayan Shim onu yakından takip etti.

Antrenmandan sonra McDonald’s’ta hamburger, shake ve dondurmadan oluşan günlük rutinin tadını çıkaran Jaekyung için zor olmalıydı.
Muhtemelen taburcu olur olmaz McDonald’s’a gidip dondurmalı bir shake yemek için sabırsızlanıyordu, ancak kendi sabah bulantıları nedeniyle değil ama kocasının sabah bulantıları nedeniyle tekrar direnmek zorunda kalmak acı verici olmalıydı.

“Kocaların da sabah bulantısı olabileceğini duymuştum.”

Jaekyung’un sesi sanki “Uğraştığım şey bir şey değil” der gibiydi. Sadece ona bakarak, sabah bulantılarını Jiheon’la paylaşmadığı için kendini mağdur hissediyor gibi görünüyordu.

“Vay canına, bunun için gerçekten hiç minnettar değilim.”

Jiheon başını sallayarak Jaekyung’un da sabah bulantısı çekmesinin korkunç olacağını söyledi.
Jaekyung kollarını masanın üzerinde kavuşturmuş bir halde Jiheon’a baktı.

“Abi, benden bir şey istemek ya da talep etmek sana hâlâ zor mu geliyor? Rahatsız olacağından mı endişeleniyorsun?”

“Hayır, pek sayılmaz. Belki bazen, ama bu o zamanlardan biri değil. Mesele bir şey istemek değil, değil mi?”
Jiheon, Jaekyung’un duruşunu yansıttı ve kıkırdadı.
“Eğer biri benim kaçınmak istediğim bir şeyi gözümün önünde yiyorsa, benim de canım onu yemek ister. Ama aslında onlara durmalarını söylemezdim… Bilmiyorum, doğru gelmiyor. Aynı şey başkaları için de geçerli, sadece senin için değil. Benim hatırım için yemeyeceklerini söyleseler bile, yine de geri durmamalarını söylerdim.”

“Ama o insanlar senin kocan değil, abi.”

“Evet. Kocam olsaydı daha da ısrarcı olurdum. Kocam benim adıma tüm o lezzetli yemeklerin tadını çıkarmalı.”

Jaekyung’un bu beklenmedik karşı atak karşısında nutku tutuldu.

“Ne diyorsun….”

Jaekyung başını çevirdi ve ne diyeceğini bilemiyormuş gibi mırıldandı ama dudakları kulaktan kulağa gülümsemeye başlamıştı bile.

Jaekyung yüzündeki sırıtışı silemeden Jiheon söze girdi:

“Ve hey, sabah bulantısı olsun ya da olmasın, şu anda küçük bir iyilik istemediğim için kendini kötü hissetmene gerek yok. Hamile olduğum için senden her şeyi yapmanı isteyeceğim. Parmağımı bile kıpırdatmayacağım.”

“Elbette.”

Jaekyung ciddi bir yüz ifadesiyle sessizce “Neden böyle şeyler söyleyip duruyorsun?” diye soruyor gibiydi.

“Evet, o yüzden benim için endişelenme ve ne istersen ye. Dürüst olmak gerekirse, benim için çok fazla olsaydı, senden bekletmeni isterdim. Ama şimdilik böyle iyiyim.”

Jiheon peçetelikten avuç içi büyüklüğündeki menüyü alıp açtı ve Jaekyung’a arkadaki tatlı bölümünü gösterdi.

“Pasta ve dondurma yemene bayılıyorum. İzlemesi çok eğlenceli.”

“Tamam o zaman…….”

Jaekyung menüyü aldı, ‘Sadece sen öyle dediğin için, abi’ der gibiydi. Tatlı seçeneklerine bakarken Jiheon’a sordu:

“Peki neden beni tatlı yerken görmekten hoşlanıyorsun?”

“Çünkü çok tatlısın.”

“…….”

Jaekyung kıkırdadı, menüyü kapatırken yüz ifadesi “Bunu söyleyeceğini biliyordum!” diyordu.

Jiheon sordu, “Sen yemiyor musun?”

“Hayır.”

“Neden?”

Jaekyung cevap vermek yerine avuç içi büyüklüğündeki menüyü peçeteliğe sıkıştırdı. Kollarını masaya dayayarak eğildi ve sadece Jiheon’un duyması için usulca fısıldadı.

“Eve gittiğimde başka bir şey yiyeceğim.”

“…….”

“Daha tatlı ve daha lezzetli bir şey.”

Bu adam…….’

Jaekyung doğruldu ve otururken Jiheon başka kimsenin duyamayacağını bildiği için etrafına bakındı. Jaekyung’a ters bir bakış fırlattı, banknotları aldı ve ayağa kalktı.

“O halde acele edip eve gidelim.”

.
.
.

Bu kadar kibirli olarak ne düşünüyordum ki?

Şeker kısıtlamasının üçüncü gününde Jiheon, tembel geçmişinden ve kendine aşırı güvenen tavrından pişmanlık duyarak kanlı gözyaşları döktü.

Çocuk oyuncağı olacağını düşündüğü diyetini kontrol etmenin beklediğinden çok daha zor olduğu ortaya çıktı.

Hastanedeki ilk gün iyiydi. Jaekyung’la yediği akşam yemeğinde eti sadece biraz kuru bulmuş ve sosa batırmayı düşünmüştü ama canı özellikle tatlı çekmemişti. Eve gittiğinde bile buzlukta dondurma olduğunu biliyordu ama ona dokunmadı. Yasak olduğunu düşündüğü için yemek istemiyordu.
Sonunda hamile insanların diyetlerini kontrol etmeleri için bir beslenme çantası sipariş etti ve doğum yapana kadar bunu özenle yönetmeye niyetlendi.

Ertesi gün de iyi geçti. Kahvaltıda sossuz tam buğday ekmeğinden bir sandviç yedi ve öğle yemeği için ofisten biraz uzaktaki bir salata restoranını ziyaret etti. Üç farklı salata almasına rağmen, öğleden sonra hukuk ekibiyle yaptığı toplantı sırasında gözleri atıştırmalıklara ve çikolatalara takıldı. Akşam yemeği yine salataydı ve işten eve dönerken aldığı 750 gr’lık çeri domateslerin yarısını mideye indirdi.

Yatağa uzandığında aklı buzluktaki dondurmadaydı. Bu gidişle dayanamayıp dondurmaya elini sürecekti.

Sonunda Jaekyung’a yarın işten çıkmadan önce dondurmanın hepsini yemesini söyledi.

Sonra üçüncü gün geldi. Jiheon uyandığında sipariş ettiği beslenme çantasının dışarıda beklediğini gördü. Kan şekeri dostu bir tatlandırıcıyla yapıldığını iddia eden düşük şekerli bir sosu pişmiş tofusunun üzerine gezdirdi ve vitamin açısından zengin mikro yeşilliklerle birlikte afiyetle yedi.

Tofuyu çiğnerken gözlerini dondurucuya dikti. Dondurucuda Jaekyung’un henüz dokunmadığı dondurma vardı. Jiheon sadece bir ısırıkla yetinip yetinmeyeceğini düşünüp duruyordu.

‘Hala sabah, gece değil… sadece bir ısırık alsam sorun olur mu…? Biraz şekerin beyin fonksiyonlarını ve enerji seviyelerini artırabileceğini duymuştum……. Bunun üzerinde stres yapmak yerine…… sadece yemek daha iyi olmaz mı? Bu benim ruh sağlığım için de iyi olmaz mı? Bebek için daha iyi olmaz mı? Ben mutlu olursam bebek de mutlu olur, değil mi?’

“Abi.”

Jaekyung sesini kasten yükselterek gözlerini dondurucudan ayıramayan Jiheon’a baktı. Jiheon sonunda kendini toparladı ve ona baktı.

“Bugün bir doktor randevum var. Doktora sormamı istediğin bir şey var mı?”

“Ah…, hayır. MR çektireceksin, değil mi? Sorun değil. Soracak başka bir şeyim yok.”

“Tamam. İşim bitince seni arayayım mı?”

“Gerek yok. Muhtemelen o zamana kadar konferans salonunda sıkışıp kalacağım. Telefonu açamayacağım.”

Jaekyung dilini şaklattı.
“Ne zaman bitecek bu?”

“Yakında. Hafta sonuna kadar evrak işlerini bitireceğim ve sonra özgür olacağım.”

Jaekyung rahatlamış görünerek içini çekti. Ardından, 20 dakika yürüme mesafesindeki McDonald’s’tan aldığı ve sabah rutininin bir parçası olan (üçüncü) yumurtalı muffin paketini açtı.

“Umarım Kava yakında yok olur.”

.
.
.

‘……Umarım yakında yok olurlar. Belki yok olmazlar ama umarım olurlar.

Jiheon toplantı boyunca Jaekyung’un sözlerini kafasında tekrarlayıp durdu. Şu anda istediği tek şey, her şeyden çok biraz zihin ve beden huzuruydu. Bu yüzden bu sıkıcı toplantıyı bitirmek için sabırsızlanıyordu. Dürüst olmak gerekirse, toplantı boyunca kendisini rahatsız eden tatlıların cazibesinden kaçmak istiyordu.

Bugün CEO Kang, çok çalışan hukuk ekibine ikram olarak yakındaki ünlü bir tatlıcıdan bir sürü tatlı getirmişti. Belki de bu yüzden sigara içenler bile dizüstü bilgisayarlarında çalışırken ve spor hukuku kitaplarını karıştırırken sigara içmek yerine tatlı atıştırıyorlardı.

Jiheon çıldıracakmış gibi hissediyordu. O üç günlük kararların neden genellikle sadece üç gün sürdüğünü anladı. İlk birkaç gün yapılabilirdi ama üçüncü gün tam bir işkence gibi geliyordu.

.
.
.

Ya Jiheon’a hamilelik çok yakışmadı mı sizce de çok tatlı oldu bu da aaaaaa 😍

Yorum

5 1 Oy
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
1 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Yakamoz
Yakamoz
1 ay önce

Yakışmaz olur mu çok tatlış bişey oldu🫠🥰

Ayarlar

Karanlık Modda Çalışmaz
Sıfırla
1
0
Düşüncelerinizi duymak isterim, lütfen yorum yapın🫶x