Karlyle’nin vücudu geriye doğru itildi. Düşmemek için bacaklarını gererek geriye doğru sendeledi. Bacakları masaya takıldı ve sonra tekrar itildi. Bu sırada dilleri durmadan birbirine karıştı. Dilleri dağınık bir şekilde birbirine dolandı, sürtünmeden ıslak bir ses çıkardılar. Tükürükleri çenelerinden aşağı akıyordu.
Ash nefes almasına bile izin vermediği için Karlyle nefes nefese kaldı. Sırtı kapıya çarptı. Karlyle kapıya bastırılmış ve kollarına kilitlenmişken, Ash başını çevirdi ve onu derinden tattı.
Karlyle’in vücudu, ağzının çatısını ve yumuşak kısmını yalıyormuş gibi görünen dil karşısında ürperdi. Boğulmak üzereydi. Sonra güçlükle uzanıp Ash’ın göğsünü itti. Başı oksijensizlikten karıncalanıyordu.
Ash inledi ve kapıyı açtı. Sonra Karlyle’i belinden yakaladı ve yatağa yatırdı. Sonra zarif ve sabırsız bir hareketle onun üstüne tırmandı ve pantolonunu indirdi. Sonunda penisi Karlyle’in yüzünün üzerinde durdu. Kalın et parçasıyla dudaklarını sertçe ovuşturdu.
Ash kendi sesine benzemeyen bir sesle tek bir kelime “Ağzın!” dedi. Sonra penisiyle yanağına bir tokat attı. Karlyle içindeki sıcaklığın öfkeyle yükseldiğini hissetti.
Ash, penisinin küt ucunu yumuşak dudaklarına sürterken, “Aç onu!” diye emretti. Karlyle kalbinin kulaklarında çarptığını duyabiliyordu. Ash da onu delirtmeye çalışıyor gibiydi, çünkü feromonları tüm vücuduna yayılıyordu.
Karlyle ağzını yavaşça açtı. Sonra Ash sanki deliğine giriyormuş gibi penisini dudaklarının arasındaki boşluktan içeri itti.
Çenesi yavaşça genişledi. Dili, ağzını dolduran penis tarafından bastırıldı. Karlyle boğulduğunu hissederek inledi. Tükürük, sınırına kadar genişlemiş olan çenesinden aşağı aktı. Penis ağzına girmeyi başarmıştı ama onu boğuyordu.
-Ugh, uhm, ah…uh.
-Evet… işte böyle.” dedi Ash sessizce, sanki çok tatmin olmuş gibi. Sonra sıcak elini uzattı ve övgüyle saçlarını hafifçe okşadı, sonra da onu sıkıca kavradı.
Ash başını kaldırdı. Sonra da penisini Karlyle’in boğazına kadar soktu. Gözleri büyüyen Karlyle, Ash’ı bileğinden yakaladı.
-Agh, uh, Ugh…ah…mmm.
Tükürük boğazından aşağı akarken dili ezilmişti. Ash o pozisyonda belini hareket ettirmeye başladı. Yavaşça geri çekilen beli boğazına sertçe saplandı ve içine daldı. Sonra hareketi tekrarladı.
Ash’ın penisi ağzından fışkırırken Karlyle nefesini tutmaya çalıştı. Karlyle’in penisi de sertleşti, kabaca davrandı. Hafif çıplak olduğu için, sertleşmiş penis pantolonunun arasında açığa çıkmıştı. Ön seminal sıvı karnını ıslattı. Kalçaları sarsıldı.
Ash’ın doruk noktası her zamankinden daha hızlı geldi. Karlyle boğazından aşağı bir sprey gibi akan meniyi yutmaktan kendini alamadı ve öksürdü. Karlyle’in burnu tıkanmıştı ve sanki sıvı solunum yolundan geçmiş gibi gözyaşı döküyordu. Ağzı ağrıyordu. Dudakları hafifçe yırtılmıştı ve kan tadı almıştı.
Boşaldıktan sonra bile Ash penisi ağzına sokmaya devam etti. Ancak tek bir damla bile bırakmadan sarsıldıktan sonra Ash yavaşça çekip çıkardı. Tükürük, Karlyle’in dudaklarını ve Ash’ın penisini birbirine bağlayan bir iplik kadar uzanıyordu.
Ash’ın penisi yeni boşalmış olmasına rağmen seğirdi. Avına saldıran bir yırtıcı hayvan gibi, Ash iyice gerildi. Nefes alış verişini zorlukla sakinleştiren Karlyle yavaşça geri çekildi.
Avuçlarıyla çarşafı yokladı ve itti. Ash’a daha yakından bakmak istiyordu. Bulunduğu pozisyonda sadece bir gölge görebiliyordu.
Ama Karlyle’in bir kaçak gibi ondan uzaklaştığını gören Ash hemen peşinden gitti.
-Nereye gidiyorsun?” dedi Ash, Karlyle’in pantolonunu kabaca yırtarak çıkarırken. Sonra bacaklarını kaldırdı ve iç çamaşırını bile indirdi. Sert, sıcak penisi çıplak bacaklarının arasına dokundu. Karlyle’in tükürüğüyle ıslanmış penis, kalçalarının arasındaki boşluğu yararak küçülme belirtisi göstermiyordu.
-Artık kaçamazsın.
-Bu hiç de…
Yüzünü görme çabası Ash’ın hâlâ sıkıca kapalı olan bir delikten içeri girmeye çalışmasıyla gölgelendi. Karlyle omurgasından aşağıya doğru bir ürperti hissetti. Ash ona gerçeği söylemiş gibi görünüyordu.
Önceden hazırlanmamış olan ve genellikle cömertçe genişletilen deliği inatla kapalıydı. Sanki Ash hemen içine girerse yırtılacakmış gibi görünüyordu.
-Lyle, sen benimsin.
Ama bu sözleri duyduğunda Karlyle’in gözleri irileşti. Çünkü Ash ona ilk kez bu kadar doğrudan sahiplenme duygusu gösteriyordu. Kalbi hızla çarpıyordu. Ash’ın o birkaç kelimesi, anüsünün yırtılabileceği içgüdüsel reddini bastırdı.
-Senden istediğimde gitmeliydin, sence de öyle değil mi?
Ash onun dar deliğine bastırdı. Ama içi, büzgülerini yırtabilecek bir hareketle bile kolayca açılmadı. Karlyle bir şekilde rahatlamaya çalıştı.
-Ash, hayır, içeri girmiyor…
Ama sorun yırtık değildi. Sadece içeri gireceğini düşünmüyordu. Karlyle utanç içinde etrafına bakındı. Sonra yan masadaki kayganlaştırıcıyı koyduğu çekmeceyi gördü.
Tam olarak ne durumda olduğunu bilmiyordu ama Ash’ın bunu onun için yapamayacağını biliyordu. Bu yüzden, Karlyle bunu kendisi için yapması gerektiğini düşündü.
-Ah…
Kötü bir küfür söyleyen Ash şiddetle ayağa kalktı. Sonra çekmeceyi açmak için kolunu Karlyle’in ötesine uzattı. Sonra bir tıkırtı duydu ve açtı. Ash aceleyle çekmeceyi karıştırdı ve kayganlaştırıcıyı çıkardı.
-Her gün içine girmeme rağmen o kadar dar ki… Ne yapacağım ben?
Bir kapağın açılma sesi duyuldu ve Karlyle kasıklarına soğuk bir şeyin değdiğini hissetti. Nefesinin kesilme sesini duyabiliyordu. Ash kayganlaştırıcıyı sıktı ve kalçalarının üzerine yaydı. Sonra penisi tekrar dokundu. Glansın ucu kaygan deliğe sertçe sürtündü.
Ama hâlâ içeri giriyormuş gibi hissetmiyordu. Karlyle kendinden emin bir şekilde dudaklarını ıslattı. Ash ilk kez onu parmaklarıyla hazırlamamıştı. İlk başta onu biraz gevşetmiş olsa bile, bu durumda içine girmesi mantıksızdı.
-Ah, ugh… um, ah… Ah…!
Ama sürpriz bir şekilde penis yavaşça deliğe girmeye başladı. Kayganlaştırıcı hafifçe açık olan deliğin içine kaydı. Penisin kalın, küt ucu dar alana girdiğinde, kayganlaştırıcı güçlü basınç altında eridi ve iç duvarı nemlendirdi.
.
.
.
