Yüzümü yıkamak için soğuk su kullandıktan sonra çamur sonunda çıkmıştı. Ama kalbim hâlâ kaotik ve dayanılmaz geliyordu. Lafarre ihtiyatlı davranmamıştı ve konuşmak için yanıma gelmek istemişti, ama yüzümün öfkeyle dolduğunu görünce kısa süre sonra bir köşeye çekildi.
Benim huyumu biliyordu. Genelde zararsız bir kuzu kadar arkadaş canlısı biriydim ama sinirlenince son derece keskin dişleri ve pençeleri olan bir kurda dönüşüyordum. Sonuç olarak, nihayet kendi başıma biraz huzur ve sükunet elde edebildim.
Huzursuz kalbim dışında, sanki ateşim varmış gibi vücudumun her yeri sıcaktı. Biraz önce Agares bana dokunduğunda, vücudum fizyolojik bir tepki vermişti. Şimdiye dek bu hala düşmemişti. Kasığımın durumuna bakmaya cesaret edemedim çünkü çok iyi biliyordum ki… durumu zordu.
Tam olarak Agares dudaklarını kulak mememe bastırdığında olmuştu. Kurtulmayı erteleseydim, korkarım balık kokusu almış bir sokak kedisi gibi karşı koyamayacak ve otomatikman teslim olacaktım.
Nefret ediyorum! Bu insanı çok… utandırıyor.
Ceketimi çıkardıktan sonra kalan suyu kafamdan aşağı döktüm. Buzlu su vücut ısımı hızla düşürdü ama içimdeki huzursuz arzuyu bastıramadı. Alt tarafım hala heyecanla kalkmıştı.
Bu yoğun arzunun nereden geldiğini ben de bilmiyordum; Agares’in hasretinden çıkmış gibiydi.
Kendimi suçlu hisseden bir hırsız gibi, gölete bakmak için gizlice başımı çevirdim. Neyse ki, ondan hiçbir iz göremediğim için Agares artık bölgede değilmiş gibi görünüyordu. Derin bir nefes alıp sırtımı bir ağaca yasladım. Her iki bacağımı birbirine sıkıştırarak, zonklayan ucumu ovmak için kot pantolonumun sert malzemesini kullandım.
Ellerimi pantolonumun içine sokma dürtüsüne direndim ama ne kadar uzun süre tuttuysam, altındaki tepki giderek daha yoğun hale geldi. Sırtım tamamen ter içinde kalmıştı ve nefes alıp vermem de hızlanmıştı. Lafarre birkaç metre ötedeyken, beni duyacağından endişelenmeden edemedim.
Ancak, alt tarafımdaki şey çok fazla şişmişti ve o kadar çok acıyordu ki, artık dayanamayacağım kesindi. Ben her zaman fiziksel arzuyu kontrol altına alamayan biriydim ama burada mastürbasyon yaparsam biri mutlaka öğrenirdi. Ayrıca kimsenin önünde böyle bir şey yapmaya cesaret edemezdim, özellikle de çevremde bir kadın olduğu için.
Üstelik Agares’in beni gözetliyor olma ihtimali de vardı.
Aşırı şüpheyle düşünürken gözlerim çevreyi taradı. Birdenbire, çok uzakta olmayan bir yerde, karanlıkta parıldayan bir çift belirsiz küre gördüm.
Bunların Agares’e ait olduğundan emindim. Hemen kalkıp Lafarre ve diğerlerinin olduğu yere geri dönmeyi düşündüm, ama karanlıkta, hareketsiz bakışları, sanki kan dolaşımıma bir elektrik akımı gönderiyormuş gibi ellerimi ve bacaklarımı yumuşattı.
Bununla, yapabileceğim tek şey bölgeyi incelemekti. Agares’in bataklığın ortasından daha yakına yüzdüğünü gördüm. Çok geçmeden, ay ışığı altında vücudunun hatları yavaş yavaş netleşti. Bu yüzden ne yaptığını gördüğümde, sonraki saniye, kafamdan bir aşağılanma dalgası geçti.
Ellerini karnının altına koymuş, bana defalarca çok acı çektiren o harika cinsel aleti tutuyordu. Sonra, önümde, eli şiddetle onu ovuşturdu, vücudunun kasları bir volkan gibi titriyordu. Ve tepesini örten seyrek gümüşi saçları onu soğuk, güçlü ve kontrollü gösteriyordu. Ancak bu, tam da şu anda Agares’in son derece seksi olduğunu düşünmeme neden oldu.
Siktir!
Sanki elektrik çarpmış gibi başımı iki yana salladım. Hemen ayağa kalkıp diğerlerinin yanına gitmek istedim ama Agares’in bana bakışıyla damarlarımda bir kez daha elektrik dolaştı. Üzerindeki koku da havada taşınmış, bana doğru uçmuş, ellerimi ve bacaklarımı güçsüzleştirmişti.
Görünüşe göre Agares hakkında cinsel fanteziler kuruyordum, o da ilham perisi olarak bana düşkündü. Ve bunu benim önümde bariz bir şekilde yapacak kadar ahlaksızdı! Bu davranışa baştan çıkarma demek daha doğru olur.
Kabul etmek istemiyordum ama ayartmasının gücü oldukça etkiliydi. Vücudum daha da huzursuz oldu ve pantolonumdaki şey daha da sertleşti. Başa çıkabileceğimden daha fazlaydı, bu yüzden ellerimi bacaklarımın arasına uzattım ve vücudum yana doğru popomu okşamaya başladım. Ancak kontrolsüz bir şekilde gözlerim Agares’e döndü.
Agares’in elleri daha hızlı hareket etmeye başladı, gözleri kısılmıştı ve tüm vücuduma yukarıdan aşağıya bakıyordu. Sanki sessizce benimle dalga geçiyormuş gibi boğazı sürekli düğümleniyordu.
Birden bir tür tabu oyunu oynadığımızı hissettim. İlk kimin kaybedeceğini görmek için bir tür halat çekme yarışması düzenlemek için birbirimize olan arzumuzu kullanıyorduk. Kendi yeteneklerimi açıkça abarttım.
Bu his, ergenliğe yeni girdiğim ve ailemin arkasından erotik filmler izlediğim zamanları hatırlamamı sağladı. Bütün erkekler bu heyecan verici tabu duygusundan büyülenirdi ve ben de bir istisna değildim. Arkadaşlarımın ve ailemin gözünde hiç kız arkadaşı olmayan iyi bir öğrenci olmama rağmen bu, fantezilerimin olmadığı anlamına gelmiyordu.
Ama biri bana bir erkek olarak neden Rusya’nın en ateşli kadın ünlüsü yerine uğursuz bir deniz adamı hakkında fantezi kurduğumu söyleyebilir mi? Bakire bedenim o şeytani merfolkun pençeleri tarafından çoktan mahvolduğu için mi?
Kalbimde savaşıyordum ama bakışlarım, kafama hücum eden tehlikeli düşünceleri bastıramayarak Agares’in güçlü vücudunda kaldı. Vücudum ele geçirilmiş gibi köpürüyordu ama aynı zamanda utançtan ölmeyi de düşünüyordum.
Tüm vücudum yumuşayıp, nefesim bile sert ve dağınıkken ağacın gövdesine yaslandım. Agares’in hareketlerini takip ettikten sonra çınlayan sevimli yumuşak müzik notalarının, nasıl yavaş yavaş bir müzik kutusunda harap olmuş bir çarka dönüştüğümü düşünmeden edemedim.
Kahretsin, her şey tamamen ters gitti.
Tam bunları düşünürken arkamdan gelen Lafarre ve Eva’nın ani sesleriyle kafamdan aşağı bir kova soğuk su dökülmüş gibi oldu. Sanki aniden bir şehvet bataklığından çıkmış gibi istemsizce sıçradım.
Telaşlı ve şaşkın bir şekilde arkama baktım ama sıra dışı bir şey fark etmiş gibi görünmüyorlardı.
Rahat bir nefes aldım, körü körüne ve tekrar düşünmeden hareket etmeye cesaret edemedim. İkisi gelmeye karar vermiş olsalardı, Agares’le oynadığımız garip oyunu göreceklerdi ve duruma kesinlikle kaşlarını kaldıracaklardı. Başımı eğdim ve utanmış yüzümü dizlerime gömdüm, daha fazla Agares’e bakmaya cesaret edemedim. Bunun yerine su şişemi açtım ve birkaç büyük yudum aldım. Suyun kalan kısmını pantolonumun üzerine döktüm.
Sonunda huzursuzluğuma bir rahatlama getirdi. Bir süre derin derin nefes aldım ve arzumun tamamen geçmesini beklemek istemediğimden hemen kalkıp oradan ayrıldım. Bir saniye daha kalırsam, Agares’in gelip beni sabırsızlığımdan kurtaracağından korkuyordum.
“Hey Desharow, belki orada ıslanmışsındır?”
Lafarre benim utanç verici halimi görünce gülmeden edemedi. Yeni uyanan Eva bile kasığımdaki ıslak bölgeyi görünce kıkırdadı. Yandaki piyade paketinden temiz pantolonu almaya gitmeden önce bitmek bilmeyen bir utançla onlara pis pis baktım.
Telaşlı hareketlerle üzerimi değiştirmek için bir köşeye koştum ve aynı zamanda Agares’in birdenbire çıkması ihtimaline karşı çevreme dikkat ettim. Tam pantolonumu giymeyi yarılamışken, tahmin ettiğim gibi çıtırtı sesleri duydum. Gözlerim dolmuş, kalbim ağzımda atarak etrafa baktım. Beklenmedik bir şekilde, Agares’in ortaya çıkmasını dört gözle bekliyor gibiydim.
Aniden, ağaçların gölgelerinin yanında yansıyan bir şey gördüm. Askeri bir miğfer gibi görünüyordu. Sonra, ben bunu doğrulayamadan, soğuk ve sert bir şey enseme bastırdı.
Arkamdan bir kadının soğuk ve kasvetli sesi geldi, “Uzun zaman oldu, Bay Desharow.”
Lafarre bağırdı, “Kıpırdama, bizim de elimizde silah var, bırak onu!”
Şaşırdım, başımı çevirdim ve bir grup insanın yavaşça yaklaştığını gördüm. Öndeki bir kişi yavaşça hareket etti, yüzü gölgelerin kenarına gizlenmişti ama gözleri açık bir şekilde bana sabitlenmişti. Gözlerim kocaman açıldı.
Sakarol daha sonra silahın namlusunu bana yaklaştırırken vücudumu sertçe itti ve beni umutsuzca görmek istemediğim tek kişiyle yüzleşmeye zorladı.
Ona soğukça baktım. Miğferinden çıkan çıtırdayan ateş, tehditle parıldayan eşsiz gözlerini gösterdi.
.
.
.
