Switch Mode

Moonlight Madness Bölüm 65

-

Güneş doğmaya başlamıştı. Lojman olarak kullandığı Lahel malikanesinde oturan Kasha, saçlarını düzgünce bağlamadan önce yatağa yayılmış Chelin’e baktı. Her zamanki kıyafetlerinin aksine, düz siyah gündelik kıyafetler giymişti.

Saçlarını tek bir at kuyruğu şeklinde bağladıktan sonra Kasha yanındaki küçük çantayı aldı ve Chelin’in durumunu son bir kez kontrol etmek için yatağa yaklaştı. Dün gece verdiği güçlü yatıştırıcı Chelin’i en az iki gün boyunca baygın tutacaktı. Ayrıca önceki akşam sarhoş Chelin’i odasına sürükledikten sonra, çağırılana kadar kimsenin odaya girmemesini emretmişti. En azından öğleden sonraya kadar her şey güvende olacaktı. Ondan sonrası önemli değildi. Chelin uyanıp bir kargaşaya neden olsa bile Kasha’yı bulması zor olacaktı.

“Aptal.” diye mırıldandı Kasha, Chelin’in kafasına hafif bir şaplak indirerek. Ardından Chelin’in işlevinden çok süs için taşıdığı süslü kılıcını sakince aldı ve pencereye yöneldi.

Böyle bir malikâneden çıkmak onun için çocuk oyuncağıydı. Kandium’daki bu kuzey konağını terk etmesi, şehir surlarını aşması ve kuzey çeperinin dışındaki terk edilmiş kaleye gitmesi gerekiyordu. Kandium’dan çıkmak yarım gün, kraliyet sarayına giden yeraltı geçidinde ilerlemek ise bir yarım gün daha alacaktı.

Bu gece kraliyet sarayında veliaht prensin reşit olma töreninin kutlanacağı son ziyafet verilecekti. Kamiel, düşman şövalyelerin ziyafette muhafız olarak konuşlanacağını bildiği için bu günü seçmişti ve Kasha da buna göre plan yapmıştı. Ruth’a haber göndermiş ve gece yarısına kadar sarayın gizli kapısına ulaşmayı hedeflemişti. Kamiel’in sağladığı kuzey sarayına bağlanan yeraltı geçidinin haritası olmadan bunların hiçbiri mümkün olamazdı.

Kasha ilk başta kraliyet sarayının içinde neden böyle bir geçit olduğunu merak etmişti ama kuzey sarayının aslında kraliyet ailesi için bir savaş sığınağı olarak tasarlandığını öğrenince mantıklı gelmişti. Yeraltı geçidi, kuzey sarayı düşse bile kraliyetin kaçışı için son çareydi. Tarif edildiği gibi, geçit arabaların geçebileceği kadar genişti ve güvenli ve uzun bir yolculuk sağlamak için aralıklarla meşaleler yerleştirilmişti.

Bu geçit kraliyet sarayına sızmanın tek gayri resmi yoluydu. Bu nedenle harita çok sıkı korunan bir sırdı ve sadece kraliyet ailesinin doğrudan torunlarının erişimine açıktı. Dışarıdan müdahaleleri önlemek için kuzey sarayına bağlanan kapı sadece içeriden açılabiliyordu. Dahası, kapı bir kez açıldığında, belirli bir süre sonra otomatik olarak kapanır ve bütün bir ay boyunca mühürlü kalırdı.

Dün gece Kasha, Ruth’a bir mektup götürmesi için rüşvet verdiği bir şövalyeyle buluşmuştu. Mektubun bugüne kadar Ruth’a ulaşmasının önemini vurgulamıştı. Bu gece veliaht prens yeni nişanlısı Salina Astro ile ziyafete katılacaktı, yani Ruth kuzey sarayında kalacaktı. Mektupta Ruth’a gece yarısı gizli kapının bulunduğu yedinci yeraltı odasında kendisiyle buluşması talimatı veriliyordu.

Kasha’nın bir de şartı vardı: Ruth kaçmak istiyorsa, kapıyı açan anahtar olarak kullanılan kılıcı getirmeliydi. Eğer kalmayı seçerse, kılıcı yerde bırakacaktı. Kasha, Ruth kılıcı tutarsa onu götüreceğine ve her şeyi daha sonra açıklayacağına söz verdi. Eğer Ruth bunu yapmazsa, Kasha ona son bir veda edecek ve fazla oyalanmadan oradan ayrılacaktı.

Uzun konuşmalarla ya da duygusallıklarla kaybedecek zaman yoktu. Ruth gitmek isterse, Kasha onu götürebilir ve yol boyunca her şeyi tartışabilirdi. Eğer istemezse, Kasha gülümseyerek ve pişmanlık duymadan ayrılacaktı.

Pencereyi açan Kasha pervazdan tırmandı ve bir atın beklediği arka kapıya doğru hızla ilerlemeden önce etrafı taradı. Sessiz arazide ilerlerken duyularını keskin tutarak temkinli ama hızlı hareket etti. Neyse ki saatin erken olması muhafızların olmadığı anlamına geliyordu.

Şafağın zar zor aydınlattığı sokaklarda ilerleyen Kasha, hayatında ilk kez şans için dua etti. Ruth gitmemeye karar verse bile Kasha’nın Vera’ya dönmeye hiç niyeti yoktu. Clozium’a gitmeyi planlıyordu. Uzun ve zorlu hayatını sona erdirmenin vakti gelmişti. Ondan önce, en azından Clozium’a varabilmek için dua etti -ister iyi şans ister kötü şans olsun, oraya varmadan önce suikastçıların elinde ölmekten kaçınmak istiyordu.

Kaderini “onun”, yani kendisinin başka bir parçasının ellerine bırakmaya karar verdi. Artık onu kimse durduramazdı. İlahi düzene meydan okuması düşüşüne yol açsa ya da canavarlar tarafından parçalansa bile umurunda değildi. Pişman olmayacaktı. Bu aşk onun seçimiydi ve bu seçim onun kaderiydi. Eğer kaderi takip etmek günahsa, o zaman kaderi doğumundan çok önce lanetlenmişti.

Lanetli bir hayat iyiydi. Rüzgârdan daha özgür yaşamış ve ateşten daha sıcak ve daha tutkulu sevmişti. İstediği her şeyi yapmış ve hoşlanmadığı şeylerden kaçınmıştı. Böyle bir hayatın bedeli lanetli bir kaderse, öyle olsun. Bunu isteyerek kabul edecekti.

Geri çekilmeyecek ya da kaçmayacaktı. Bu kader onun kendi seçimiydi; ölümü, hayatı, aşkı. Hepsinin bir anlamı vardı çünkü başkaları tarafından ona dayatılmamış, kendisi tarafından seçilmişlerdi. Bir başkası tarafından dikte edilen ve bağlanan bir hayat, kendi iradesine sahip bir insan için en acımasız cezaydı.

Bu yüzden Ruth’u kurtaracaktı. Eğer Ruth kendi iradesi dışında kuzey sarayında bulunuyorsa, Kasha onun kaçmasını sağlayacak ve böylece kendi seçtiği bir hayatı yaşayabilecekti. Bu, Kasha’nın geri kalan günlerinde yapabileceği en anlamlı şeydi.

…….

Kraliyet sarayında, reşit olma töreninin finalini simgeleyen büyük ziyafete hazırlanan Ail, karmaşık altın işlemelerle süslenmiş tertemiz beyaz bir yazlık cübbe giymişti. Belinde kraliyet ailesinin arması altınla işlenmiş kırmızı bir kuşak vardı.

Ona bakan hizmetçiler kuşağı dikkatle bağlıyor, ara sıra yüz ifadesine göz atıyorlardı. Prensi giydirme görevi, ruh halini ölçebilen yetenekli hizmetkârlara emanet edilmişti ve onlar da prensin huysuzluğunun son derece farkındaydılar. Ekstra bir özenle çalışıyor, kıyafetlerini titizlikle ayarlıyorlardı.

Ail’in bir süredir keyfi yerinde değildi ama bugün ruh hali özellikle kötüydü. Üç yıldır ona bakan hizmetçiler bile onu tanınmaz halde bulmuştu. Normalde Ail diğer kraliyet mensuplarına göre daha hoşgörülü ve nazikti, nadiren bağırır ya da söylenirdi. Yanlış bir şey varsa, sakince işaret eder ve hataları gülümseyerek affederdi.

Ancak reşit olma töreni için hazırlıklar başladığından beri Ail, bugün zirveye ulaşan buz gibi bir soğukluk yayıyordu. Sanki yaramaz bir çocuk aniden kasvetli bir yetişkine dönüşmüş, uğursuz, karanlık bir aura ile örtülmüş gibiydi.

“Ekselansları, hazırlıklar tamamlandı.” dedi bir hizmetçi, parmağına bir yüzük takarak.

Ail, gitmeleri için sert bir emir vererek onları kovdu. Hizmetçiler, ondan yayılan baskıcı atmosfere dayanamayarak aceleyle dışarı çıktılar.

.
.
.

Sanırım birkaç bölüm önce Jessie’nin Kamiel’e Ail’in odasından gizlice kaçırıp verdiği şey Kuzey sarayına giden gizli geçidin haritasıymış

Yorum

0 0 Oylar
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest


3 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Kaçak ruh
Kaçak ruh
12 gün önce

Kasha gibi bir dostum olsaydı keşke😢 Jessie bana hiç güven vermiyor. Acaba Ail’e haritayı verdiğini falan söyledi mi diye düşünmekten kendimi alamıyorum 🤔😱

Garon’un Piposu
Garon’un Piposu
1 ay önce

Kasha gibi bir dostum olmasını çok isterdim. Ruth arkadaş konusunda çok şanslı

3
0
Düşüncelerinizi duymak isterim, lütfen yorum yapın🫶x

Ayarlar

Karanlık Modda Çalışmaz
Sıfırla