Wu Xuanran ve çocukları ve torunları salona girer girmez, açıkça şunları söyledi:
“Az önce duyduğunuz gibi, büyükbabamız bir süreliğine taşınmamızı istedi. Bu yüzden sadece dördünüzle yaşamak istiyorum. Diğer avlular ve düşmanlarımız intikam almak için gelirse birbirimizin arkasını kollayabilir ve onlara karşı hep birlikte savaşabiliriz.”
Wu Qianjing, Wu Qianbin, Wu Qianli ve Wu Qiantong başını salladı. Zaten kimsenin ikinci bir fikri yoktu.
Wu Bai bir oraya bir buraya baktı. Shuqing Yard’dan kimseyi göremeyince konuştu, “Büyükbaba, Qianqing amca ne olacak? O bizimle kalmıyor mu?” dedi.
Wu Qiantong ciddi bir yüz ifadesi takındı, “Bai, büyükler konuşurken sözünü kesme!”
“Onlarla yaşamayı planlamıyorum ve onları bir daha görmek istemiyorum.” dedi Wu Xuanran.
“Ama manevi güçleri yok. Etrafta zarar verecek bu kadar çok düşman varken ve oğlu Wu Zhu gitmişken, Qianqing amcanın tek başına hayatta kalması zor olur.” dedi Wu Bai.
“Ölürse ölür. Bir oğlumu kaybetmek umurumda değil.” Wu Xuanran acımasızca böyle söyledi.
“Aynen. Hepsi ölse daha iyi olur. Wu Ruo’nun nişan hediyelerini aldığımızı öğrendiklerinden beri hayat bizim için hiç kolay olmadı. Ölmüş olsalardı, belki hala şanslı olurduk.”
Wu Shi, kumar sorunu nedeniyle ailesinin Wu Ruo’nun nişan hediyelerini aldığı öğrenildiğinden ve bu nedenle cezalandırıldığından, Shuqing Yard’a kızmıştı. Sonrasında o kadar çok şey olunca Shuqing Yard’dan daha çok nefret etti.
“Hayat, kendi başımıza yaşamamız için yeterince zor. Ruhsal güce sahip olmayanları korumak için fazladan gücümüz yok.” dedi Wu Anyi.
Wu Bai. “…..”
“Qianjing, Wu Qianqing ile konuş ve bizim kendi başımıza yaşayacağımızı ve onun kendi başına yaşaması gerektiğini açıkça söyle.” dedi Wu Xuanran.
Wu Qianjing başını salladı ve Shuqing Yard’dan diğer üç erkek kardeşle birlikte Xuanyuan Bahçesinden ayrıldı.
Shuqing Yard’a vardıklarında, Shuqing Yard’ın eşyalarını paketleyip arabalara yüklemekle meşgul olduğunu gördüler.
Wu Qianli kıkırdadı, “Çok hızlı paketliyorlar. Kalacak bir yer bulmak için dışarı çıktığımızı ve yanımıza taşınabileceğini düşünüyor olmalılar. Sonunda bizimle yaşayamayacağı ve kalacak başka bir yer bulması gerektiklerini öğrenince, bahse girerim gülünç bir görünüme sahip olacaklar.”
Wu Qiantong alay etti, “Bize taşınmamız için yalvarabilir. Sonuçta Wu Xi, ailesinde ruhsal güce sahip tek kişi. Tüm aileyi korumasının hiçbir yolu yok.”
Wu Qianjing ve Wu Qianbin, ikisi de Wu Qianli’ye katılmayarak göz teması kurdular. Ama muhteşem Wu Qianqing’in yanlarına taşınmaları için onlara yalvarma ihtimalini düşündüklerinde, açıkça tatmin olmuşlardı. Wu Qianqing’den daha üstün oldukları hissine kapıldılar.
Wu Xu eşyalarını toplamakla meşgulken birden Wu Qianjing ve kardeşlerini gördü. Hemen Wu Qianqing’e haber verdi.
Wu Qianqing salondan çıktı ve kardeşleri gülümseyerek selamladı, “Sizi ziyaret etmeyi ve taşınma hakkında görüşmeyi düşünüyordum. Şaşırtıcı bir şekilde, önce siz bana geliyorsunuz.”
Wu Qianli gülümseyerek söyledi, “Biz de bunun için buradayız.”
Wu Qianqing ciddi bir şekilde sordu, “Bir plan yaptınız mı?”
Wu Qianli, Wu Qianjing’e bakarak, “Evet, yaptık.” dedi.
Wu Qianjing bunu söylemek için sözlerini seçerken, Wu Qiantong doğrudan herşeyi ortaya koydu,
“Babam bize seninle yaşamak istemediğini söyledi. Sadece dördümüzle birlikte yaşamak istiyor. Yani seni yanına almayacak.”
Wu Qianqing kaşlarını çattı ve bunun olacağını tahmin etmesine rağmen kötü bir hisse kapıldı.
Wu Qiantong bunu söylediğinde Shuqing Yard’daki diğerleri durup onlara baktı.
Kardeşler tepkilerinden mutlu oldular. Korkmuş olmalılar, diye düşündüler.
“Düşmanlarınızın sizden intikam alacağından endişeleniyorsanız, evimizin yanında bir yer bulabilirsiniz. Şanslıysanız, size yardımcı olmak için bir dakika ayırabiliriz. Ama şimdi yardımımız için yalvarırsan, senin için babanın önünde konuşmayı düşünebilir ve bize taşınmanı kabul etmesi için onunla konuşabiliriz.”
Shuqing Yard’daki herkes çok sinirlendi ve onlara baktı.
Wu Qiantong bağırdı, “Ne bakıyorsunuz? Shuqing Yard’ı terk ettiğinizde, Güney Avlu ve biz olmadan bir hiçsiniz. Sizi temin ederim ki cesetleriniz 3 gün içinde meydana çıkar.”
Wu Qianqing sinirlendi ve tam da bir grup insan içeri akın etmeden önce bir şeyler söylemek üzereydi.
“Üzgünüm geç kaldık efendim.” Hei Xin içeri girdi, ardından 50 gardiyanı da geldi. Grup, sanki kardeşleri görmemişler gibi Wu kardeşleri bir kenara itti, “Yardım edebileceğimiz bir şey var mı?”
Masa ve sandalyeleri paketleyen hizmetçileri durdurdu, “Oraya mobilya getirmenize gerek yok. Yeni evinizde ihtiyacınız olan her şeye sahip olacaksınız. Tek ihtiyacınız olan değerli kişisel eşyalarınız. Ayrıca size yeni nevresimler ve her çeşit giysi aldık.”
Sonra Wu Qianqing’e gülümseyerek ekledi, “Lordum, yeni konak Shuqing Yard’dan çok daha büyük. Orada harika bir hayatınız olacak. Sizi temin ederim ki sonsuza kadar orada yaşamak istersiniz. Yandaki diğer evleri bile aldık. Biri o boş evlere taşınmak isterse, bu imkansız! Yani endişelenmeniz gereken hiçbir şey ya da kimse yok. Sadece oradaki hayatın tadını çıkarmanız gerekiyor.”
Wu Qianqing, kardeşlerinin yüzü kızarırken memnun oldu.
Wu Ruo, babası sonunda bir gülümseme takınınca Hei Xin’in yaptığı işten mutluydu, “Baba, ne hakkında konuşuyorsunuz? Niye böyle neşeyle gülüyorsun?”
Sonra sanki Wu kardeşleri yeni görmüş gibi devam etti, “Amcalarım, işte buradasınız. Bu ne sürpriz! Sizi karşılayamadık çünkü taşınmakla çok meşgulüz.”
Wu Qianqing, kardeşlerine bakarken, “Amcaların bir fincan çay içmek için vakit bulamayacak kadar taşınacak bir yer bulmakla meşgul.” dedi.
“Anladım. Büyükbabam kimle yaşayacakmış?”
“Büyükbaban bizimle yaşamak istemediğini söyledi. O sadece amcalarınla yaşayacak.”
Wu Ruo’nun gülümsemesi daha büyüdü. “Demek öyle! Bu olağanüstü! Büyükanne ve büyükbabamın gelecekteki hayatı amcalarıma bağlı olacak. Ailemin artık onlar için endişelenmesine gerek yok.”
“Wu Ruo, bunun için ailene gönüllü bile değilsin.” dedi Wu Qianbin öfkeyle.
“Neden? Bizimle yaşamak istemeyen dedemiz. Muhtemelen, gelecekteki yaşamını bize bağımlı kılmak istemiyor. Bu nedenle, gelecekteki yaşamı için ödeme yapmamıza gerek yok.” Wu Ruo konuşurken daha da ciddileşti, “Ve içtenlikle dediğiniz şeyi yapabileceğinizi umuyorum. Çünkü bir gün içinde dedemi alması için aileme yalvarmanızı istemiyorum.”
Artık anne ve babasına Güney Avlu’dan taşınmaları söylendiğine göre, akrabaların önünde kibarmış gibi davranmaya gerek yoktu.
“Wu Ruo, sen…”
Wu Qiantong bir adım ileri gitti. Wu Ruo’yu yumruklayacaktı.
Hei Xin ve Wu Qianqing, Wu Ruo’nun önünde durdu.
Wu Qianjing kükredi, “Wu Qianqing, oğluna böyle mi terbiye öğretiyorsun? Oğluna kendi ailesinden intikam almayı mı öğreteceksin?”
Wu Qianqing ciddi bir şekilde konuştu, “Kardeşim, senin oğulların benimkinden daha iyi değil. Amcaları olarak adımı arkamdan söylüyorlar ve beni küçük görüyorlar.”
Şimdiye kadar ailesinin iyiliği için yeğenlerinin ona arkasından nasıl davrandığını bilmiyormuş gibi yapıyordu.
“…..”
Kardeşlerinin söyleyecek hiçbir şeyi yoktu çünkü çocuklarının davranışlarının tamamen farkındaydılar.
“Xin Amca, onlarla ilgilen. Artık burada hoş karşılanmıyorlar!” dedi Wu Ruo.
“Tamam.”
Hei Xin kapıya yürüdü ve onlara çıkmalarını teklif etmek için bir el hareketi yaptı.
Wu Qianjing öfkeyle ayrıldı.
Onu Wu Qianbin ve Wu Qianli takip etti.
Wu Qiantong birkaç adım attı ve büyülü rünleri Wu Ruo ve Wu Qianqing’e atmak için ani bir dönüş yaptı.
Hei Xin alarma geçti, “Dikkat edin!”
Wu Ruo olduğu yerde kaldı.
Wu Qianjing ve kardeşler arkalarını döndüler.
Wu Qianqing karşı bir büyü yaptı,
“Kırıl!”
İki rün karşılıklı havada patladı ve dalgası Wu Qiantong’a doğru geri tepti.
Ah!!!!
Wu Qiantong acıdan çığlık attı ve ağzından kan fışkırdı.
Wu Qianjing ve kardeşler şok oldular. Gördüklerine inanamadılar.
Nasıl olur?
Wu Qianqing’in manevi güçleri harap olmuştu. Nasıl oluyor da hala ruhsal gücü kullanabiliyordu?
Yanılıyor olmalılardı.
Daha önce Wu Qianqing’in vücudunu kontrol etmişlerdi. Yenilenmesi imkansız olan ruhsal gücünü kaybettiği doğruydu.
“Hoş karşılanmıyorsunuz! Şimdi burayı terkedin!” Wu Qianqing çok kızdı, “Sözlerimi not edin. Karımı ve çocuklarımı bir daha incitirseniz, bir ağız dolusu kandan çok daha ciddi şekilde incineceksiniz. Manevi gücünüzün harap olmasını tatma sırası size gelecek.”
Ağabeylerinin kararlarına boyun eğip gitmelerine izin verebilirdi. Ama karısına ve çocuklarına zarar vermelerine izin vermesinin hiçbir yolu yoktu.
Wu Qianjing ve kardeşler hala orada duruyorlardı. Çünkü hala Wu Qianqing’in manevi gücünü geri kazandığı gerçeğinin farkına varamamışlardı.
Wu Qianqing bağırdı, “Sizi şimdi kovuyorum!”
Hei Xin’in getirdiği 50 muhafız onlara doğru hamle yaptı.
Kardeşler güç tarafından gözleri korktu. Tökezlediler ve geriye doğru sinerken de yere düştüler.
Wu Qianqing homurdandı, “Dışarı!”
Wu Qianjing, Wu Qianbin ve Wu Qianli, 50 muhafızın tehdidi nedeniyle akıllarını kaybettiler. Wu Qiantong’u yerde yalnız bırakarak dalgın bir şekilde Shuqing Bahçesinden dışarı çıktılar.
Shuqing Avlusundaki hizmetçiler, Wu Qiantong’u avludan atmak için toplandı.
Sonra bir adam sordu: “Efendim, ruhanî güçleriniz kurtarıldı mı?”
Wu Xi koşarak salondan çıktı ve heyecanla, “Baba, ruhsal gücün geri geldi mi?” dedi.
Wu Qianqing gülümsedi. “Evet.”
Wu Xi, Wu Qianqing’e sarılarak mutlu bir şekilde tezahürat yaptı, “Harika, Yaşasın!!”
Wu Ruo gülümsedi.
Wu Xu’nun da gözlerinde sevinç gözyaşları vardı. Sonra gizlice sildi.
Hizmetçiler birlikte tezahürat yaptılar. “Yaşasın! Lord Hazretleri gücünü geri aldı!”
Kısa süre sonra tüm Shuqing Avlusu alkışlarla doldu.
.
.
.
Sonunda Qianqing amcamız cesaretini kazandı şükür hamd 🥳