Uyarı: Yetişkin İçerik
.
.
.
Sersemlemiş beynim patlayacakmış gibiydi. Durumun tamamen düzeltilemez olduğunu bildiğimden, kendimi daha açık fikirli olmaya zorlamak için başımı salladım, ama yine cinsel arzu kaosuna daldığım için hepsi boşunaydı.
Altımdaki kaygan pullu deri pantolonuma değdi ve cinsel organıma sürtünmeye başladı. Tıpkı bir kalamarın dokunaçlarının vücudumun en hassas bölgelerini nazikçe okşaması gibi, kuyruğunun her vuruşundan sonrasını tarif edilemez bir şehvet patlaması izledi.
Meme uçlarım Agares’in dili tarafından emilip yalanıyordu, uyarım iki katına çıkıyor ve beni tekrar tekrar ağzımı açmaya zorluyordu. Ağzımın köşelerinden aşağı akan sıvıyla, bir dizi gıcırtılı nefes almaktan başka şey düşünemiyordum bile.
İç çamaşırımın ıslandığını hissettim ve bunun su olmadığını içgüdüsel olarak anladım. Çünkü benim precum’umun çıkmasına neden olan bu ahlaksız sürtüşmelerdi. Bu temelde, bir erkeğin tatmin edilmemiş arzularına karşı hoşnutsuzluğunu gösteren doğal bir işaretti.
Aniden o güçlü utanç duygusu bana geri geldi. Dişlerimi sıkmadan önce ağzımdan taşan sıvıyı yuttum. İçimde hala biraz mantıklılık kalmış gibi hissettim, ancak vücudum uzun zaman önce şehvete yenik düşmüştü. Bacaklarımın ne zaman umutsuzca kuyruğuna tutunmaya başladığını bile bilmeden.
Onunla birlikte hareket etmemin ne kadar koordineli olduğunu fark ettiğimde, Agares’in cinsel organının şişmiş, kaynayan ucu kasıklarıma öfkeyle saplarken daha da genişlediğini hissettim. Agares bir eliyle kapalı popo yanağımı kavradı ve elinin tek bir hareketiyle pantolonum tamamen paramparça oldu. Artık çıplak kalçalarım balık kuyruğunun soğuk, kaygan ve ıslak yüzeyine yapışmıştı.
Deniz adamının beş parmağı belime dolandığında vücudum soğuktan anında titredi. Balık kuyruğu daha sonra buna göre gövdemi yukarıya çekti. Tüm vücudumu deniz adamının kucağına itti ve kasıklarımı düzgün bir şekilde kendisininkinin üzerine bindirdi. Altımdaki kaygan, kalın cinsel organ şimdi kalçamın dar yarığında zonkluyordu. Hatta benim açıkta kalmış ve sertleşmiş cinsel organım bile Agares’in alt karnına değiyordu.
Tekrar dişlerimi sıkarak gözlerimi kapattım. Altımda olan sahneyi görmek için aşağı bakmaya cesaret edemedim. Yanaklarımdaki kan damarları patlamış gibi kırmızı bir renk almış, vücudumu saran sıcak alevler her yerimi yakıyordu. O kadar utanmama sebep oldu ki tam o anda ölmeyi diledim.
Agares’in yüzü benimkine çok yakındı ve aramızda fazla bir boşluk bırakmıyordu. Sıkıntılı nefesi alnıma döküldü. Gözlerimi açtım ve bakışlarım anında bana derin derin bakan dipsiz karanlık göz bebeklerine takıldı.
Bilincimin bedenimden ayrıldığını hissettiğim o saliseydi. Zihnimde durmaksızın çınlayan sessiz bir ses, vücudumun sanki derin okyanusun dibine dalmış gibi anormal derecede ağır hissetmesine neden olan baş dönmesiyle başımı döndürüyordu. Anında paniğe kapıldım ve kendimi Agares’in boynuna sarmak için yukarı çıktım, sonra o yüksekliği kullanarak beni kollarına aldı.
Vücudumun altındaki deniz adamının kuyruğu aniden beni yukarı kaldırdı, kalçalarım Agares’in eli tarafından tekrar aşağı bastırılmadan önce anında yukarı kalktı. Birdenbire kalçalarımın arasındaki yarıkta yükselen bir sıcaklık hissettim. Kaygan bir dev, vücudumun girişini açtı. Böyle tenha bir alana giren ilk öncü, yol boyunca bir tür kayganlaştırıcı mukus salgıladı ve anüsümün iç duvarlarına koştu.
Kaosun içinde, Agares tarafından ihlal edildiğimi ve hatta bu canavar yaratık tarafından seks yapmak için baştan çıkarıldığımı belli belirsiz fark ettim! Böylesine muazzam bir uyaranla titredim, ayak parmaklarım sıkıca birbirine kıvrılırken geriye kalan herhangi bir bilinç izini zar zor kavradım. Çığlık atmak, yardım istemek için ağlamak istiyordum ama kendi kendime söylediğim tek şey titreyen boğazımdan aralıklı olarak çıkan birkaç ağlamaydı.
“A…gare…s…De…sha…row…”
Çılgınca ağlamam Agares’i daha da heyecanlandırdı. Başını kulağıma yaklaştırdı ve derin bir nefes aldı. Cinsel açıdan sertleşmiş organı sabırsızca vücudumun içini ovuşturuyor ve keşfediyordu. Utanç ve pişmanlık aynı anda sinirlerimi bozuyor, nefesimi kesmeme neden oluyordu. Agares’in araya girmesine karşı direnerek belimi yukarı çekmeye çalıştım ama kuyruk iki bacağımın arasına o kadar sıkı sıkışmıştı ki parmak bile giremezdi.
Ne kadar çok hareket etmeye çalışırsam, Agares’in cinsel organı o kadar derine battı ve sıcak anal duvarlara daha sıkı yapıştı. Sonunda tam olarak yerine oturana kadar santim santim fethedildi.
Kalçalarım artık onun beline tam oturmuş, hiç boşluk bırakmıyor gibiydi. Herhangi bir nesneyi tutmaması gereken dar geçit, cinsel organı tarafından sonuna kadar esnetilmişti. İnsanlarınkinden çok daha büyük olan sertleştirilmiş uzvu, iç duvarlarımı zorla delip geçiyordu. Şişmiş ve dolu ama karın boşluğumun itildiğini hissedecek kadar acı vericiydi. Ama aynı zamanda, karıncalar kemiklerimi kemiriyormuş gibi, vücudumun derinliklerinden bir kaşıntılı his büyüdü. Sürtünme gittikçe yoğunlaştıkça daha da şiddetli hale geldi.
Mastürbasyondan çok daha iyi garip bir zevkti. Agares’in prostatıma dokunmuş olması gerektiğini biliyordum çünkü yoğun zevk daha önce hiç cinsel deneyimi olmayan bir erkeği kırmaya yetiyordu. Deliliğin eşiğindeymişim gibi hissediyordum. Hatta kendimi ondan daha çok bir canavar gibi hissettim. Ağzım bir karış açık inliyor ve istemsiz gözyaşlarım durmadan akıyordu.
Göz kapaklarım hemen ıslandı ve yumuşadı. Şaşırtıcı bir şekilde Agares gidip diliyle göz kapaklarımı yaladı. Hareketleri çok nazikti, sanki beni teselli ediyormuş gibiydi ama saldıran cinsel organı hiç affetmiyordu. O içimden geri çekilirken sırtım gerilmiş bir yay gibi yukarı doğru kıvrıldı. Sonra, neredeyse son sınırına ulaşıyormuş gibi, kalçamı yukarı kaldırdı. Penisinin başını şiddetli bir şekilde sıcak açıklığıma daldırdı ve prostatıma vurdu.
“A…haa… Agares… ah…aa…dur..”
Boğucu zevk beni neredeyse bayıltırken, belim aniden seğirdi ve bunu utanç verici iniltilerle takip ettim. Altımdaki uyaranın kaynağına bilinçsizce bakmadan önce bir karanlık patlaması gördüm.
Agare’nin kuvvetli gelgitleri ile ipeksi beyaz mukus damlarken, canlı canlı patlayan şiddetli kırmızı damarları olan kalçalarıma gömülü kızarmış uzvu bir anlığına yakaladım. Erkeklerinkinden hiçbir farkı olmayan kusursuz bir seks silahıydı ve gerçekten beni deli ediyordu.
Lanet olsun, Desharow. Neredeyse bir canavar tarafından becerilmekten az kalsın geliyordun!
Hayır hayır….…
Beynimin içinde bir ses haykırdı. O dev şeyi çekip çıkarmak isteyerek, bizi birbirimize bağlayan yerde güçsüzce el yordamıyla dolaşırken her yerimi ateş basmıştı. Sıkıca bağlı kuyruğu bu sefer dramatik bir şekilde kıpırdandı, hassas ve zayıf bedenimi aşağı yukarı sallarken, cinsel organı bir yağmur fırtınası gibi vücuduma şiddetli bir şekilde pompalanmaya başladı.
Agares’in sağlam sırtını içgüdüsel olarak parmaklarımla kaşımak dışında, nefesimi tutmam veya ani hareketlerinden dolayı yüksek sesle inlemem için bile yeterli zaman yoktu. Fışkıran gözyaşları kızarmış yüzümden aşağı akıp ağırca nefes alan ağzıma akıyordu. Gerçekten ağladığımı itiraf etmekten kendimi alamadım. Fizyolojik tepkiye ek olarak, aşırı aşağılanma da vardı çünkü bu alışılmışın dışında başka bir türle cinsel ilişkiyle ilk gerçek orgazmımı yaşıyordum.
Bu deniz adamının bana yaptığı saldırıyı hayatım boyunca asla unutamayacağımdan korkuyordum. Beni bir gölge gibi takip edecekti, bu karşılaşma yüzünden biyoloji araştırma kariyerime devam edemeyebilirdim. Bu başkaları tarafından bilinecekse…. Başkaları tarafından bilinirse….
Hayır hayır!
Karışık zihnim karanlık, vahşi kabuslarla doluydu, onlar hakkında çok derin düşünmeye cesaret edemedim. Aynı zamanda, zihnim, Agares’in çılgın gelgitlerinden etkilenerek bir kaos ve kafa karışıklığı durumuna girdi. Tüm vücudum sanki şehvetli arzu dalgalarına atılmışcasına, yüzüyor ve batıyor, kendimi kontrol edemiyormuş gibi hissettim. Ancak tam da yoğun zevkin doruğuna ulaştığım için sevindiğim anda, ani bir çığlık duyuldu, ardından cam rezervuara çarpan keskin bir mermi sesi geldi.
“Desharow! Desharow!”
O andaki zihinsel durumum paramparça olmuş gibiydi. Sadece yandan baktım ve tanıdık bir figürün bana doğru koştuğunu gördüm. Beynimde bir patlama oldu, ardından tüm bilincimi kaybetmeden önce bir korku çığlığı geldi.
.
.
.
Yazarın Söyleyecekleri Var: Daha sonra olay örgüsünde ortaya çıkacak olsalar da önce ayarları açıklayacağım. Spoiler sevmeyenler okumasın.
Benim ayarlarımda, deniz insanlarının bebeklik evrelerinde çok düşük sıcaklık oranlarında hayatta kalmaları ve olgunlaşmaları gerekiyor. Ancak çevre kirliliği nedeniyle deniz suyu gittikçe ısınıyor, dişi deniz kızlarının üreme yeteneklerini yok ediyor. Bu durum genç deniz insanlarının hayatta kalamamasına neden oluyor.
Bu resmen merfolk’ların normal üreme sisteminin yok olmasına yol açtı ve bu nedenle, bir zamanlar çok saygı gören dişi deniz kızları (statülerini kaybettiler) nüfusun geri kalanı için besinlerden başka bir şey olmadılar.
Hayatta kalanlar doğrudan yetişkin deniz adamları olacağından, nüfuslarını genişletmek ve genç deniz insanlarının ölümünden kaçınmak için, erkek insanı asimile etmek için cinsel ilişki yoluyla hücre enfeksiyonu elde ettikleri zaman, üremenin yerini erkek deniz kızı aldı.
Süreç yavaş ve kusurlu olsa da, evrimde durum böyledir. Herhangi bir organizmanın evriminin sakıncaları vardır, özellikle de kılıç dişli kaplanlar, tiranozorlar gibi doğal düşmanları olmayan güçlü türler ve merfolklarda.
Ancak bu, romanın gidişatını etkilemez çünkü yok olma yüzyıllar sonrasına kadar gerçekleşmeyecek.
….
.
.
.
Benim anladığım şu millet;
Görünüşe göre deniz adamının spermi, erkek insanların DNA hücresini cinsel ilişki yoluyla değiştirerek onları yetişkin erkek deniz adamına dönüştürebiliyor. Aranızda hala anlamayan varsa merak etmeyin hikayenin ilerleyen bölümlerinde açıklanacaktır. Bir nevi Mpreg aslında.
Buradaki önemli detay artık deniz adamlarının sadece insanlardan denizkızına evrimleşen bu kişilerle neslini devam ettirmesi.
Size Desharow un merfolk hali nasıl görünüyor bırakıyorum aşağı. Fanartlar süper bişi ya🤩
.
