Baba Xiao Qijie’nin yüzü, çoğu insana tanıdık gelmiyordu, ancak Xiao Dingbang’ın popülaritesi birinci sınıf bir aktörünkinden daha kötü değildi. Uzun boylu, yakışıklı, harika bir mizaca sahip ve her zaman çeşitli finans dergilerinin kapaklarında yer alıyordu, bu nedenle doğal olarak gittiği her yerde ilgi odağı oluyordu.
O ve Xiao Qijie sete adım attıklarında, yönetmen bir süre donup kaldı ve onları inanmaz bir şekilde selamladı, “Bay Xiao, Xue Miao ve Xiao Jiashu’yu görmeye geldiniz, değil mi? Dinlenme odaları şurada, sizi oraya götüreyim.”
Çok uzakta olmayan birkaç oyuncu başlarını havaya kaldırmış, zaman zaman cep telefonlarını karıştırıyor ve sonra da birbirleriyle konuşuyorlardı. Belli ki Xue Miao’nun internette viral olan skandalını çoktan öğrenmişlerdi ve Xiao Qijie ile Xiao Dingbang’ın bunun için burada olduğunu düşünüyorlardı. Her ikisinin de yüzünde ciddi bir ifade vardı ve vücutlarının her yerinde kasvetli bir aura dolaşıyordu. İlk bakışta öfkelerini tutuyor gibi görünüyorlardı ve bu söylentilerin onda dokuzunun doğru olduğu görülebiliyordu.
Xue Miao şu anda perişan durumdaydı ve geri dönüş yolu daha kırmızıya dönmeden tıkandı, gelecekte yaşaması çok zor olacaktı! Bir de Xiao Jiashu vardı, gelecekte üst düzey kaynakları elde edemeyebilirdi. Xiao Qijie ve Xiao Dingbang, babası bilinmeyen bir piç kurusuna tahammül edemezdi.
Xiao ailesinin baba ve oğlunun gelişi herkesin aklına sayısız senaryo getirdi. Kimileri heyecanı izlemek, kimileri dedikoduları dinlemek, kimileri de gizlice kına yakmak istiyordu. Eğer bu iki insanın güçlü popülaritesi ve nahoş yüzleri olmasaydı, etrafları sarılmış olurdu.
Yönetmen Xue Miao’nun salonuna doğru yürürken titredi, kalbi göğsünde çarpmaya devam etti. Eğer internetteki haberler doğruysa, bu filmi çekemeyebilirdi. Olumsuz haberlere karışan bir sanatçı için, filmin izleyiciler tarafından boykot edilmesine zihinsel olarak hazırlıklı olması gerekirdi, ancak yapımcılar aptal değildi, kim bu riski boşuna almak isterdi ki?
Ana sahneler neredeyse tamamlanmıştı ve oyuncu kadrosunu değiştirirlerse bu durumun adı ne olurdu? Yönetmen bunu düşündükçe baş ağrısı daha da artıyordu. Cesaretini toplayıp Xiao ailesinin baba ve oğluna bir göz atmak istedi ama Liu Yilei’nin parlak bir gülümsemeyle yaklaştığını gördü, “Xiao Amca, Xiao Ge, neden buradasınız?”
Şaşırmış ve kafası karışmış görünüyordu, sanki neden geldiklerini gerçekten bilmiyormuş gibiydi.
Xiao Dingbang soğuk bir tavırla başını salladı ama Xiao Qijie kendini gülümsemeye zorladı ve endişeyle konuştu, “Xiao Lei, hâlâ ekipte kalmaya alışkın mısın? Daha sonra vaktimiz olduğunda yemeğe gidelim.”
Liu Yilei, Xiao ailesini nereden tanıyordu? Ve görünüşe göre aralarındaki ilişki çok yakındı? Yönetmenin Liu Yilei’ye bakışı tamamen değişti.
Liu Yilei sanki bilmiyormuş gibi gülümsedi, “Tamam, Xiao Amca’yı uzun zamandır görmedim. Seni çok özledim. Xue Teyze ve Xiao Jiashu’yu görmeye mi geldin?”
Xiao Qijie’nin yumuşak ifadesi hemen sertleşti ve başını sallamadan önce bir süre öfkesini bastırdı, “Doğru, yapacak işlerimiz var, bu yüzden şimdi gideceğiz ve seninle daha sonra iletişime geçeceğiz.”
“Tamam, Xiao Amca kendine iyi bak, Xiao Ge kendine iyi bak.” Liu Yilei ikisinin gidişini izledi, yüzünü çevirdi ama ifadesi sinsileşti.
……
Xiao Jiashu babasının ve abinin haber gelir gelmez gelmesini beklemiyordu ve ne yapacağını şaşırmıştı.Onları kapıda solgun bir yüzle karşıladı ama merhaba demek için ağzını açar açmaz Xiao Qijie ona tokat atmak için elini kaldırdı ama Ji Mian tam zamanında bileğini tuttu.
İkili birbirini tartarken ortam çok gergindi. Xiao Dingbang derin bir sesle konuştu, “Konuşmak için içeri girin, dışarıdakilerin bir komedi görmesine izin vermeyin!”
Yönetmenin omurgası buz gibiydi ve aceleyle boynunu bükerek oradan uzaklaştı ama kalbinde bu söylentiye daha çok inanıyordu. Xiao Jiashu gerçekten Xiao Qijie’nin öz oğluysa, diğer taraf gelip insanları döver miydi? Lanet olsun, yirmi yıl boyunca boynuzlanmıştı, onurlu bir insanken bile, buna kim dayanabilirdi?
Yönetmenin salondan çıktığını gören biri hemen dedikodular hakkında bilgi almak için öne çıktı, yönetmen hiçbir şeyi ne inkâr etti ne de kabul etti ve insanları uzaklaştırmak için sadece elini salladı, ancak sessiz tavrı her şeyi anlattı. Anne ve oğul Xue Miao ve Xiao Jiashu çifti dağılmış görünüyordu.
Ji Mian küçümsemeden konuştu, “Bay Xiao, eğer söyleyecek bir şeyiniz varsa, önce şiddete başvurmayın.”
Xiao Qijie elini geri çekti ve oğluna ters ters bakarak, “Sana söyleyecek bir şeyim yok,” dedi, “Bu filmi çekmeyi bırak, hemen toparlan ve benimle eve gel. Annene uzun zaman önce eğlence sektöründe iyi şeyler olmadığını söylemiştim. Sadece bir süredir bu çevredesin ve şimdiden bir adamla ilişkiye girdin. Senin yüzünden neredeyse itibarımı kaybediyordum…”
Babasının skandallar için değil de cinselliği yüzünden burada olduğunu öğrenen Xiao Jiashu daha da gerildi. Ji Ge’nin arkasına saklanmak istedi ama onların Ji Ge’ye karşı nefret dolu bakışlarını görünce, bölgesini savunan küçük bir aslan gibi dişlerini gösterecek cesareti toplayarak hızla önünde durdu.
Bugün hiç kimse onu elinden alamazdı ve hiç kimse Ji Ge’ye zorbalık edemezdi! Eğer biri Ji Ge’nin saçının tek bir teline dokunmaya cüret ederse, onunla dövüşecekti!
Yüzünde hafif taşlaşmış bir ifade olan Ji Mian aniden öksürdü ve neredeyse kahkahalara boğulacaktı, Xiaoshu’ya arkadan sarıldı, gözleri inanılmaz derecede nazikti.
Xiao Qijie ve Xiao Dingbang’ın yüzleri daha da çirkinleşti ve ikisini ayırmak üzereyken Xue Miao’nun elinde bir dosya çantasıyla kabinden çıktığını gördüler, ağzının kenarından buz gibi bir gülümseme sarkıyordu, “Geldiniz mi? Otursanıza.” Selamlamak için başını salladı ve tek başına oturduktan sonra iki parmağını kaldırdı.
Xiu Changyu hemen bir sigara çıkarıp yaktı ve parmaklarının arasına aldı. Xue Miao da hiçbir şey söylemedi, gözlerini indirdi ve iki nefes duman çekti, ifadesi çok sakindi. Güçlü bir kalbe sahip olmadan eğlence sektörüne girmek gerçekten zordur. Bunca yıldır popülerdi, hangi şeytanları ve yılanları görmemişti ki? Gerçekten ağlamak ve Xiao Qijie’ye bağırmak istiyordu ama o zaman da kendini küçük düşürecekti.
Külün tozunu silkti ve yavaşça konuştu, “Neden buradasınız? İnternetteki skandal için mi yoksa Xiaoshu ile Ji Mian arasındaki ilişki için mi?”
Xiao Dingbang ciddiyetle sordu, “İnternetteki hangi skandal?”
“Görünüşe göre Xiaoshu için.” Xue Miao yumuşak bir şekilde gülümsedi, parlak kırmızı dudakları parlak sarı bir sigara ağızlığı tutuyordu, tembel ve umursamaz duruşu çok çekiciydi. Xiao Qijie neredeyse açgözlülükle ona baktı, sonra haberleri okumak için cep telefonunu çıkardı, zaten çirkin olan yüzü daha da soldu.
“Sen ve ben birbirimize ilk aşık olmaya başladığımızda, insanlar hep arkamdan beni işaret ediyor, benim seni aldattığımı söylüyor ve ölmemi diliyorlardı. Beni eve getirdin, ailen beni asla kabul etmedi, hepsi Hong Ying’le olan evliliğini mahvettiğimi ve onun erken ölümüne neden olduğumu düşündü, bunların hiçbirini dinlemedim. Eğlence sektöründeki insanları uzun süre yanlış anladıkları için bana karşı hep bir önyargıları olduğunu düşündüm. Bu yüzden sadece iyi davrandım ve görevlerimi yerine getirdim. Çin’de ‘zaman insanın kalbini ortaya çıkarır’ diye eski bir söz yok mu? Xue Miao’nun nasıl biri olduğunu şimdi bilemezler ama zaman geçtikçe öğreneceklerdi. Ancak, 20 yıl boyunca çok çalıştım. Dingbang dışında kimse bana bakış açısını değiştirmedi. Her zaman Xiao ailenizin çok katı kalpli olduğunu düşünmüştüm ama öyle değilmiş.”
Xue Miao telefonunu çıkardı, bir medya kuruluşunun web sayfasına tıkladı, eski fotoğrafları işaret etti, “Bu fotoğraftaki kadının kim olduğunu söyleyebilir misin?” diye sordu.
Fotoğraf Çin’de çok ünlü olan bir gökdelenin önünde çekilmişti, ancak 20XX yılında bir yangın nedeniyle yanmıştı ve o yıl Xiao Dingbang’ın annesi Hong Ying’in vefatından bir yıl önceydi.
Xiao Qijie uzun süre konuşmadı ama Xiao Dingbang başını çevirip ona baktı ve derin bir sesle, “Bu kadın Xue Teyze değil mi?” dedi. Görünüşüne ve kıyafetine bakarak onun hep Xue Teyze olduğunu düşünmüştü.
Xiao Jiashu etrafına bakındı ve kafası karıştı. Bütün bunlar da neydi? Bu fotoğraf medya tarafından uydurulmamış mıydı? Annesi neden babasını sorgulayıp duruyordu?
Ji Mian sevgilisinin başını okşadı ve fısıldadı, “Neden önce dışarı çıkıp babanla annenin yalnız konuşmasına izin vermiyoruz?”
“Evet, Xiaoshu, önce sen çık, Dingbang, Changyu, hepiniz dışarı çıkın.” Xiao Qijie’nin sesi donmuş da yeni çözülmüş gibi kaskatı kesilmişti.
“Dışarı çıkmayacağım, bunları bilmeye hakkım var.” Xiao Jiashu yavaşça başını salladı. Bu meselenin annesine büyük zarar vereceğini, hayır, belki de çoktan verdiğini hissediyordu, bu yüzden kalıp ona destek olmalıydı.
Xue Miao oğluna baktı ve yüreği sızladı. Yaptığı seçimden pişmanlık duyuyordu ama oğlunun varlığı sayesinde tüm bu acının çok da önemli olmadığını hissediyordu.
Xiao Jiashu dışarı çıkmak istemiyorsa, Xiao Dingbang nasıl çıkabilirdi ki? Bir süre fotoğrafa baktıktan sonra, “Baba, bu kadın kim?” diye sormaya devam etti. Bu meseleyi bugün çözmeliydi.
Xiao Qijie dudaklarını büzdü ve gözlerinde yalvaran bir ifadeyle Xue Miao’ya baktı.
Xue Miao alaycı bir ifadeyle konuştu, “Xiaoshu ve Ji Mian’ın aşık olduğu haberini sana kim söyledi? Chen Tian mı?” Xiao Dingbang’a hafif alaycı bir tonla baktı, “Dingbang, korkarım bilmiyorsun, fotoğraftaki kadın Chen Manni, babanın o zamanki metresi.”
Chen Tian, Chen Manni’nin öz kardeşiydi ve Xiao Qijie’nin uzun yıllardır yanında çalışan özel asistanıydı.
Chen Manni Çin’de ünlü bir piyanistti ve Xiao Qijie’nin en yakın arkadaşı Liu Guang’ın eşiydi. Başarısız bir yatırım nedeniyle Liu Guang büyük borcu ödeyememiş ve arkasında Liu Yilei adında bir oğul bırakarak bir binadan atlayarak intihar etmişti. (Şu oyuncu bozuntusu bu yüzden olaya karışmış yani)
Xiao Qijie uzun yıllardır annesine ve oğluna iyi bakıyordu, bu herkesin bildiği ve sorgulamadığı bir şeydi, sonuçta ikisi arasındaki etkileşim açık ve dürüsttü ve toplum içinde asla belirsiz değildi.
Xiao Dingbang bile zaman zaman Xiao Qijie tarafından Liu Yilei’ye iyi bakması gerektiği söylenmişti. Yetim ve dul kalmak onlar için kolay değildi. Liu Yilei ancak Xiao Dingbang’ın ilgisi sayesinde bugünkü konumuna gelebilmiş ve babası Liu Guang’ın bıraktığı büyük borçlarını ödeyebilmişti. Her zaman bu adamın amcasının oğlu olduğunu düşünmüştü ama öyle olmadığı ortaya çıktı…
Xiao Dingbang gözlerini babasına dikti ve derin bir sesle sordu, “Baba, Xue Teyze’nin söylediği her şey doğru mu?
Xiao Qijie başını salladı ve inkâr etmek üzereydi ama Xue Miao çoktan dosya çantasındaki bilgileri dökmüştü ve fotoğraflar her yere dağılmıştı. Hepsi Xiao Qijie ve Chen Manni’nin samimi fotoğraflarıydı, denizaşırı tatiller vardı, otelde gecelemeler de vardı, her biri açıkça tanımlanabiliyordu. İkili hala çok gençti ve uyumlu görünüyorlardı, bu yüzden onları tanımayan insanlar onları görselerdi, sevgi dolu bir çift olduklarını düşünürlerdi.
Ancak Xiao Dingbang’ın annesi hâlâ ciddi bir hastalıktan muzdaripti ve kocasının fikrini değiştirmesi için defalarca dua etmişti. Ona küçük bir umut verildiği sürece yaşayabilirdi. Ama artık kocasını bekleyemezdi, bu yüzden pes etti.
Xiao Qijie kafası bomboş bir şekilde fotoğraflara bakıyordu. Yıllardır üstü örtülen sır nihayet ortaya çıkmıştı ve şimdi kendini idam mahkûmundan farksız hissediyordu. Başını kaldırdı ve kırmızı gözlerle Xue Miao’ya baktı. Söylemek istediği binlerce kelime vardı ama boğazında düğümlenmişlerdi.
Xiao Jiashu bir fotoğrafı eline aldı ve dikkatle baktı, yüzü inançsızlıkla doluydu. Ji Mian onu kollarının arasına aldı ve dudaklarının arasından bir iç çekerek nazikçe okşadı.
Xue Miao’nun kalbi tamamen ölmüştü ve hatta iki ağız dolusu sigara içebilecek kadar boş vakti vardı. “Dingbang, anneni babanla aldatan kadın her zaman Chen Manni oldu, ben değil. Ne kadar aptalım. Herkesin beni yanlış anladığını ve Xiao ailenize iyi bir gelin ve anne olduğum sürece er ya da geç herkesin anlayışını kazanabileceğimi düşündüm. Xiao Qijie anneni aldattı ve tüm ailen bunu biliyordu, değil mi? Ama bunu çok iyi sakladı, o kişinin kim olduğunu asla bilmediniz ve sonra öfkelenip benimle evlendi, bu yüzden Chen Manni’nin suçunu ben üstlendim. Size üçüncü bir taraf olmadığımı anlatmaya devam ettiğimde, muhtemelen kalbinizde beni küçümsediniz, değil mi? Kendine isim yapmış bir fahişe olduğumu mu düşündünüz? Lanet bir fahişe olsaydım, bugün burada olur muydum? Oğlum kaçırıldığında Xiao Qijie, Chen Manni’nin resitalini dinliyordu, telefonu sessizdeydi ve saatlerce ona ulaşılamadı! Oğlum yüksek ateşle yurtdışındayken Xiao Qijie doğum gününü metresinin oğlu Liu Yilei ile geçiriyordu. Üç kişilik aileleri ne kadar mutluydu?”
Yanan sigara izmaritini, Xiao Qijie’nin Liu Yilei ve Chen Manni ile anne ve oğullarına sarıldığı, nazikçe gülümsediği fotoğraflardan birinin üzerine koydu. Önlerindeki masada, üzerinde “14 yaşında” yazan güzel bir doğum günü pastası vardı. Liu Yilei’nin doğum günü 21 Eylül’deydi. O gün, henüz on yaşında olan Xiao Jiashu Amerika Birleşik Devletleri’ne yeni gelmiş ve çevreye uyum sağlayamamıştı. Üç gün üst üste yüksek ateşi vardı. Xue Miao, oğlunu Amerika Birleşik Devletleri’nde ziyaret etmek için on saatten fazla süren bir uçak yolculuğu yaptı. Ayrılmadan önce Xiao Qijie’ye gidip gitmeyeceğini sordu, o da şirketin yalnız bırakılamayacak önemli meseleleri olduğunu söyledi.
Oğlunun hastane yatağının önünde uzun süre ağladı ve bu anı o kadar derinlere kazındı ki asla unutamadı. Yeterince iyi olmadığı için kocasının bu kadar kayıtsız ve üvey oğlunun bu kadar acımasız olduğunu düşünüyordu. Ama sonuçta o sadece başkalarının suçunu taşıyordu. Yanlış yaptığı tek şey iki şeydi; birincisi uzaklara bakmak, ikincisi ise yanlış kişiyle evlenmek.
Sigara izmariti sanki doğrudan Xiao Qijie’nin kalbine bastırılmış bir dağlama demiriymiş gibi fotoğrafı yaktı. Nefes alış verişini düzenlemeye çalıştı ve şöyle açıkladı: “Miaomiao, Xiaoshu’nun o kadar hasta olduğunu gerçekten bilmiyordum. Chen Tian’a sordum, ciddi bir şey olmadığını, sadece küçük bir öksürük olduğunu söyledi. Ben……”
Oğlunun incinmiş bakışlarını görünce birden bir şey söyleyemedi. Evet, Chen Tian, Chen Manni’nin küçük kardeşiydi, Xiaoshu’ya nasıl iyi bakabilirdi.
“Miaomiao, sana ilk görüşte aşık oldum ve Chen Manni’den hemen ayrıldım. Seninle özel hayatım her zaman çok temiz oldu, bana inanmalısın!” Xiao Qijie masanın üzerindeki fotoğrafları gördü, bazıları yirmi yıl öncesine aitti, yakın zamanda çekilmiş olanlar da vardı, sesi yavaş yavaş kayboldu. Bırakın başkalarını, bunu söylerken kendisi bile inanamıyordu.
Ama her şeye rağmen Xue Miao’yu gerçekten seviyordu. Chen Manni’nin ilişkilerini Xue Miao’ya anlatmasından ve onun kendisinden hoşlanmamasına, hatta uzak durmasına neden olmasından endişe etmeseydi, Chen Manni ve oğluyla bunca yıl ilgilenmezdi. Bunu ailesini korumak için yapmıştı.
Ama şimdi kalbi kırık eski karısını ve şok olmuş, hayal kırıklığına uğramış iki oğlunu görünce birden ne kadar büyük bir hata yaptığını anladı. Oğlunun bir erkekle ilişkisi olduğunu öğrenince önce çok öfkelenmişti, sonra da Miaomiao ile barışmak için bu fırsatı değerlendirip değerlendiremeyeceğini düşünmüştü. Oğlunun işleriyle ilgilendiği sürece Miaomiao onu kesinlikle affedecek ve oğullarının eğitimi için evde kalacak ve eğlence sektörüne bulaşmayacaktı.
Ancak, 20 yıldan fazla bir süredir örtbas etmek için uğraştığı sırrının medya tarafından ortaya çıkarılacağını hiç beklemiyordu. Bu onu böylesine utanç verici ve çaresiz bir duruma sokmuştu. Xue Miao’yu çok seviyordu, bu yüzden Chen Manni’ye bağlıydı ama aptal değildi, yakında bu sözde siyah materyalleri medyaya kimin gönderdiğini bulabilecekti.
“Miaomiao, özür dilerim!” Xiao Qijie bu sözlerin dışında başka ne söyleyebileceğini bilmiyordu.
“En çok üzgün olman gereken kişi Xiaoshu ve ben değil, karın Hong Ying ve Dingbang olmalı.” Xue Miao, Xiao Dingbang’a baktı ve sonunda nazikçe gülümsedi, “Dingbang, anneni öldürdüğümü yanlış anlamış olmana rağmen, benimle olan geçmişini unutmayı başardın ve Xiaoshu’ya bakmaya devam ettin, teyzen sana teşekkür etmeli, sen yetkin ve iyi bir abi oldun.”
Xiao Dingbang elini salladı, bakışları karardı. Hâlâ olanları sindirmeye çalışıyordu ve kalbi o kadar karışık duygularla doluydu ki ifade etmekte zorlanıyordu. Xiaoshu onun yüzünden kaçırılmamış olsaydı, Xue Teyze’den hâlâ nefret edeceğinden korkuyordu ama Xue Teyze’nin bunca zaman masum olduğu ve Xiaoshu’nun yıllarca soğuk muameleye maruz kaldığı ortaya çıkmıştı. Xiao ailesinde hiç kimse anne ve oğul çiftini anlayamıyordu ve anne tarafından ailesi olan Hong ailesi, onlardan bahsedildiğinde daha da canileşiyordu. Eğer onları durdurmasaydı, Hong ailesi onlara saldıracaktı.
Öte yandan, Chen Manni ve Liu Yilei en iyi bakımı görmüştü. Hatta Xiao ailesi ve Hong ailesinin bağlantılarını kullanarak yüz milyonlarca borcu bir çırpıda ödediler ve sırasıyla sanat ve eğlence çevrelerinde başarılı oldular… Bunları düşünen Xiao Dingbang, Xiao Qijie’nin yakasına yapışıp ona hâlâ bir kalbi olup olmadığını sormak istedi.
Xue Miao hiç aldırmadı ve kıkırdayarak konuştu, “Neyse ki senden boşanacak kadar ileri görüşlüydüm, yoksa hâlâ karanlıkta kalacaktım. Xiao Qijie, seninle tanıştığım için şanssızım, her neyse, zaten boşandık, gelecekte yollarımızı ayıralım. Xiaoshu ve Ji Mian’ın işlerine ben izin verdim ve sen bununla ilgilenecek nitelikte değilsin. Eğer ilgilenmek istiyorsan Chen Manni ve Liu Yilei ile ilgilenebilirsin. Eğer bu işin arkasında onlar varsa, itibarlarını kaybetmelerine neden olacağım, acele et ve halkla ilişkiler konusunda onlara yardım edecek birini bul, yoksa çok geç olacak.”
Xiao Qijie, Liu Yilei’nin annesi ve oğluyla ilgilenmeyi göze alamazdı. Xue Miao’nun önünde diz çökmek istiyordu. Xue Miao’nun hiçbir şeyi umursamıyormuş gibi görünmesine izin vermektense kendisinden nefret etmesini tercih ederdi. Tam Xue Miao’nun elini çekecekti ki Xiu Changyu tarafından kravatından tutularak kabine sürüklendi ve feci şekilde dövüldü.(oh eline sağlık)
Xiao Jiashu babasının ve Chen Mani’nin anne ve oğlunun fotoğrafını avuçladı ve gözyaşı döktü, kalbi çok üzgündü. Babası için o ve annesi yabancılardı, değil mi? O eve asla geri dönmek istemiyordu.
Ji Mian onun gözyaşlarını silmeye devam etti ve yumuşak bir sesle konuştu, “Üzülme, eğer üzülürsen annen daha da üzülür, şimdi senin teselline ihtiyacı var.”
Annesini düşünen Xiao Jiashu hemen güçlendi, gözyaşlarını sildi, Xue Miao’yu kollarına aldı ve onu okşadı, “Anne, sorun değil, ben hâlâ yanındayım, gelecekte sana çok iyi bakacağım. Ji Ge’den büyük bir villa almasını istedim, ailemiz birlikte yaşamak için oraya taşınacak, köpek ve kedi yetiştireceğiz. Gündüzleri film çekmekle meşgul olacaksın, geceleri de eve gidip köpek ve kedilerle oynayacaksın. Hiç yaşlı görünmüyorsun, bu yüzden ileride evlenmek için yakışıklı bir amca da bulabilirsin. Bana yeniden evlenmeni kabul edip etmediğimi sormadın mı? Kabul ediyorum, o kişi seni benim kadar sevdiği sürece, kabul etmek için ellerimi ve ayaklarımı kaldıracağım.”
Xue Miao oğlunun sözleriyle gözyaşlarına ve kahkahalara boğuldu, başını okşadı, “Neden benim yaşamam için büyük bir villa almadın da Ji Mian’ın almasına izin verdin? Kendini gerçekten küçük bir gelin mi sanıyorsun?”
Xiao Jiashu şaşkına dönmüştü. Bu sorunu hiç düşünmemişti. Ji Ge onun sevgilisiydi. Ona bağımlı olması doğal değil miydi?
Ji Mian alçak sesle güldü. Eğer yanlış bir ortamda olmasaydı, Xiaoshu’yu kollarına alıp tatmin olana kadar öpmek isterdi.
Üç sıcakkanlı insanı gören Xiao Dingbang, ne olursa olsun içeri giremeyecek bir yabancıymış gibi hissetti. Ancak, bu onun ailesiydi, ağzından bir şey çıkmasa bile Xue Teyze ve Xiaoshu’yu çoktan kabul etmişti. Xiaoshu kaçırılmasaydı ve Xue Teyze onu suçlasaydı, şimdi onlardan hala nefret edecekti, değil mi?
Babam ne düşünüyordu? Neden tüm bunlara katlanmalarına izin verdi?
Büyük bir suçluluk duygusu kalbini tıkadı ve nefes almasını zorlaştırdı. Aslında Xiaoshu’yu eve götürmek için gelmişti ve ona Ji Mian’dan ayrılmasını emretmeye hazırdı ama şimdi Xiaoshu’yu disipline etme yeterliliğini kaybetmiş görünüyordu. Hayır, babası da dahil olmak üzere tüm Xiao ailesinin artık Xue Teyze ve Xiaoshu hakkında soru sormaya hakkı olmadığını söylemeliydi.
Bunu düşünerek kabine doğru yürüdü ve hafifçe konuştu, “Xiu Amca, kavga etmeyin, saat üçteki uçağa yetişmemiz gerekiyor” Evlat sevgisi olmasaydı, annesi için babasını birkaç kez yumruklamak isterdi.
Xiu Changyu ancak o zaman durdu, “Senden daha utanmaz birini görmedim, Xiao Qijie, gelecekte Miaomiao ve Xiaoshu’ya yaklaşmana izin yok, yoksa seni görür görmez döverim!”
Xiao Qijie dağınık takım elbisesinin ceketini topladı ve boğuk bir sesle, “Xiaoshu benim oğlum, neden onu görmemi yasaklıyorsun?” dedi.
“Bunca yıldır Xiaoshu’ya hiç baktın mı? Korkarım Liu Yilei’ye Xiaoshu’dan daha çok şey verdin, değil mi? Senin yerine Chen Manni’nin kardeşinin Xiaoshu’ya bakmasına bile izin verdin, ne düşünüyorsun? Xiaoshu, onu öldürtmedikleri için şanslı! Bu arada, kaçırılma olayını dikkatlice araştırdınız mı? Chen Tian ve Chen Manni’nin birbirleriyle işbirliği yapmış olmaları mümkün mü?” Xiu Changyu bunu öylesine söyledi ama Xiao Qijie kaskatı kesildi.
Xiao Dingbang’ın gözleri öfkeyle parladı ama hiçbir şey söylemedi. “Peder, gitme vakti geldi.” diye ısrar etti. Eskiden ona Baba derdi ama bu sefer söyleyemedi.
Xiao Qijie şaşkınlık içinde dışarı çıktı, Xiao Jiashu ve Ji Mian’ı gördü ve hızlıca “Hemen ondan ayrıl!” dedi.
“Baba, Xiaoshu’yu yönetmek için hâlâ yeterli misin?” Xiao Dingbang’ın sesi biraz soğuktu.
Xue Miao doğrudan patladı, “Xiao Qijie, acele et ve buradan defol git, bir baba olarak otoriteni göstermek için Xiaoshu’nun önüne gelme, bunu hak etmiyorsun! İster inan ister inanma, Xiaoshu ile aranızdaki baba-oğul ilişkisini koparmak için gazetede yayınlayacağım!”
Xiao Qijie, Xue Miao’nun havlayan ama ısırmayan biri olmadığını, gerektiğinde demir kadar sert olabileceğini biliyordu. Bu yüzden Chen Manni’yle olan ilişkisini öğrenmesinden çok korkuyordu ama sonunda kağıt ateşi tutamadı ve kolayca geri alabileceğini düşündüğü ailesini sonsuza dek kaybetti.
Birden gözleri doldu ve yalvarırcasına Xue Miao ve Xiaoshu’ya baktı ama birinin soğuk bir ifadeyle baktığını, diğerinin ise başını öne eğdiğini gördü, ikisi de artık onunla konuşmak istemiyordu.
“Ben gidiyorum,” dedi alçakgönüllülükle, “Miaomiao, Xiaoshu her zaman benim oğlum olacak ve sen de her zaman benim karım olacaksın. Seni gerçekten seviyorum, gerçekten, sadece seni kaybetmekten çok korktuğum için yine hatalar yaptım.”
“Git buradan, saçma sapan konuşma.” Xue Miao iki parmağını kaldırdı ve Xiu Changyu hemen bir sigara uzattı. Gözlerini indirdi ve kayıtsız bir havayla sigarasını yaktı.
Xiao Qijie onun soğuk bakışları karşısında ne diyeceğini bilemedi. Oğlunun başına dokunmak için uzanmaya çalıştı ama oğlu ondan kaçındı ve sadece acı bir gülümsemeyle başını yana sallayabildi.
Baba ve oğul aceleyle gelip gittiler ve geriye sadece tek bir bilgi ve fotoğraflar bıraktılar. Xue Miao toplu fotoğraflarından birine bastı ve soğuk bir şekilde söyledi, “Açıklığa kavuşturmak için Weibo’da yayınlayın, bu yaşlı kadın artık bu yükü taşımayacak.”
.
.
.
Nasıl dolu dolu bir bölümdü değil mi, babası tam bir pislikmiş. Annesinin geçen yirmi yılına üzüldüm neyse ki hayat uzun hatanın neresinden dönsen kardır.
Bu arada canlarım kalan son 7 bölümü önümüzdeki günlerde çevirip tamamlayacağım. Salıyı beklemenize gerek yok, bitene kadar sadece bu kitabımıza bölüm çevireceğim. İtiraf ediyorum sizlerle bu kltabı birlikte okumak, her bölüm paylaştığımda tatlı yorumlarınızı okumak bana çok iyi geliyordu ve bitirmek istemiyordum çabucak ama artık sona geldik. Sizleri seviyorum ♥️
Sinir küpü oldum resmen. Adam seni bir kaşık suda boğmak istiyorum 🤬