Switch Mode

The Unbelievers Bölüm 15

-

Babasının şiddetinden arınmış sabah huzurluydu. Eunseong iyi bir gece uykusunun ardından kuş sesleriyle uyandı. Bir gece önce yatağın yanında bulduğu bir düğmeye bastı ve tavandan tabana pencereleri kaplayan karartma perdeleri otomatik olarak açıldı. Bir sanat müzesindeki büyük bir tablo gibi, mavi gökyüzü ve bahçedeki yemyeşil çimenlerden oluşan güzel bir manzara ortaya çıktı.

“Vay canına… inanılmaz.”

Yeni uyandığı için sesi çatallaşmıştı. Yarı uykulu haliyle bile Eunseong pencerelerden görünen pitoresk manzaraya hayret etti.

Yataktan kalkıp saati kontrol etti ve sabah sekizi biraz geçtiğini gördü.

Pencerenin önünde çömelmiş, dışarıya boş boş bakarken, fıskiyeler taze yeşillikler üzerinde çalışmaya başladı. Su damlacıkları güneş ışığında parıldayarak etrafa saçıldı.

“Çok güzel.”

Şeffaf su damlacıklarının dansı ferahlatıcıydı. Ruh halini aydınlatıyor ve görüşünü nemlendiriyordu.

Eunseong bu evin bahçesini sevmişti. Çok sayıda ağaç olması da hoşuna gitmişti. Dün bahçede bir kuş yuvası bile bulmuştu.

Bir süre bahçeyi seyrettikten sonra, babasına bu güzel yerde ne kadar iyi beslendiğini, uyuduğunu ve yaşadığını anlatmak için garip bir istek duydu. Babası muhtemelen endişelenmeyecek olsa da, ona kendisi için endişelenmemesini ve kendi hayatını iyi yaşamasını söylemek istedi. Oğlunun hiçbir yerde açlıktan ölmeyeceğini.

Her ihtimale karşı babasını yeni hediye ettiği telefondan aradı. Bir kez daha, numaranın mevcut olmadığını söyleyen otomatik mesajı duydu. Onunla bağlarını koparmaya daha önce karar vermiş olmasına rağmen, bu kadar ani olmasını beklemiyordu. Eunseong’un aniden zenginleşmesi ve babasının aileden kaçmak için ayrılması, güzel manzaranın tadını çıkarmasını imkânsız hale getirmişti.

Uykulu gözlerini elinin tersiyle ovuşturarak odanın kapısını açtı. Kahvenin derin aroması oturma odasını doldurdu.

Kokunun cazibesine kapılan Eunseong yemek odasına yöneldi. Yoo Siwoon’un Müdür Nam ile bir şeyler konuştuğunu belli belirsiz duyabiliyordu. Yoo Siwoon Müdür Nam’a bir şey soruyordu.

“Yani Başkan Yoo’nun tarafı hiçbir şey fark etmedi mi?”

“Şimdiye kadar hiçbir hareket olmadı. Çok ihtiyatlı davrandık. Ama izlemeye devam edeceğiz.”

Yoo Siwoon alçak sesle cevap verdi, “Bir sonraki plana geçene kadar onları habersiz tutmamız gerekiyor.”

“Tamam, anlaşıldı. Müdür Yoo’nun son zamanlarda sık sık başkanın ofisine gittiğini duydum. Sizce halefiyet sürecini başlattı mı? Başkan Yoo veya diğerlerinin sahte bir ‘Seongha Momentum’ sunma ihtimali var mı?”

“Birini bulduklarını iddia ederlerse, bu sahte olur. ‘Seongha Momentum’ sadece bakılarak bulunabilecek bir şey değil ve böyle bir şey var olamaz. Sahte bir şey yaratmışlarsa, muhtemelen ihtiyar heyetiyle birlikte perde arkasında çalışıyorlar. Ya rüşvet vererek ya da tehdit ederek bunu gerçek yapmaya çalışacaklardır.”

“O zaman ben de ihtiyar heyetini daha yakından takip edeceğim.”

Eunseong istemeden de olsa onların konuşmalarına kulak misafiri oluyor, yemek odasının duvarının arkasında, kendisini göremeyecekleri bir yerde sessizce duruyordu. Ne konuştuklarına bir anlam veremiyordu. İşle ilgili bir konuşma gibi görünüyordu.

Sarhoş babasını uyandırmamak için sessizce yürümeye alışkın olan Eunseong’un varlığı onlar tarafından fark edilmedi ve istemeden kulak misafiri olmasına yol açtı.

Eunseong sessizce geriye doğru yürüdü, ardından odasının kapısını yüksek sesle açıp kapattı. Kasıtlı olarak ayak sesleri çıkararak yemek odasına doğru yürüdü.

Yoo Siwoon ahşap ada masasının önünde duruyordu ve Müdür Nam bir ara mutfağa çekilmiş, buzdolabının içine bakıyormuş gibi yapıyordu.

Eunseong ortaya çıktığında özel konuşmalarını çabucak tamamlamış görünüyorlardı.

“Uyandın mı?”

Kahve hazırlamakta olan Yoo Siwoon, kahve telvesini ıslatmak için çaydanlığı eğerken Eunseong’a baktı.

“…Günaydın. Sana da günaydın, Müdür Bey.”

Eunseong önce Yoo Siwoon’u selamladı ve ardından Müdür Nam’a başıyla selam verdi.

Yoo Siwoon’un kıyafeti Eunseong’un onunla ilk tanıştığı zamankinden pek farklı değildi. Bir korumanınkine benzeyen siyah bir takım elbise giymiş, kravatını ve gömleğini ilk bakışta bir rahibin kıyafetini andıran siyah bir gömlekle tamamlamıştı.

Saçları siyahtan çok kül grisine yakındı, bu da onu bir rahipten çok birini çağırmak için bekleyen modern bir Azrail gibi gösteriyordu. Geceleri bir karganın rengine benzeyebilirdi.

Yine de bir şeyler farklı görünüyordu ve ona bakmakta olan Eunseong kısa süre sonra şaşkınlıkla ifadesini değiştirdi. Ensesinde ve ellerinin arkasında deri renginde sargı bezleri vardı. Dövmeler tamamen kapatılmıştı.

Göz alıcı dövmelerin yok olmasıyla, Ahjussi’nin yüzü bugün özellikle net görünüyordu. Ağırbaşlı aurası daha belirgindi ama dövmelerinin olmaması tehlikeli aurasını azaltmıyordu.

“Okul üniforması üzerine tam oturdu mu?”

“Henüz denemedim.”

“Dene bakalım. Eğer uymazsa değiştirmemiz gerekir.”

“Muhtemelen olur. Olmazsa, içine sıkışabilirim.”

“….”

Yoo Siwoon’un yüzünde sadece dudaklarının kenarlarını oynatan bir gülümseme kısa bir süre belirip kayboldu. Buzdolabından bir şeyler alan Müdür Nam, Yoo Siwoon ile göz göze geldi ve yemek odasından çıktı.

Eunseong gözleriyle onu takip etti, ardından ada masasında uzun bir sandalye çekip oturdu. Geniş masanın üzerinde damla kahve ekipmanından başka bir şey yoktu.

“Bu arada, sahip olduğun tek kıyafet bu mu, ahjussi?”

“Hm? Ne demek istiyorsun?”

Yoo Siwoon kendi kıyafetlerine baktı.

“Hep siyah giyiyorsun… Bence geceleri gerçek bir kargaya benziyorsun. Karga renginde.”

“Karga…”

Usulca mırıldandı ve sanki yeniden görüyormuş gibi ceketinin rengine baktı. Bu şekilde bakıldığında, sadece siyah bir takım elbise değil, gerçekten bir kargayı andıran koyu siyah bir renkti.

“…Kahveyi seviyor gibisin.”

“Evet.”

“Kahve kokusunu seviyorum. Ben de bir fincan alabilir miyim?”

“Sen hala bir çocuksun. Bunu içmen senin için sorun olur mu?”

“…Ne?”

Eunseong saçma bir şey duymuş gibi kaşlarını çattı.

Bir çocuk… Eğer bir lise son sınıf görseydi, böyle bir şey söylemezdi. Erkek liselerinin sınıfları Choi Jung-eon gibi burunlarının altında seyrek siyah sakalları olan çocuklarla doluydu.

Yoo Siwoon, Eunseong’un kendisine çocuk denmesinden duyduğu şaşkınlığı anlamayarak ona bakarken kahve pişirmeye devam etti. Kendi kahvesini bıraktıktan sonra, görünüşe bakılırsa Eunseong için kahve yapmak üzere öğütücüde yeni çekirdekler öğüttü.

Beyaz bir filtre kağıdını sıcak suyla ıslattı ve içine çekilmiş kahve doldurdu. Prosedüre sakin bir şekilde uyması bir çay seremonisi kadar düzenli görünüyordu. Ciddi görünen atmosferde Eunseong sordu:

“Bu şekilde içtiğinizde tadı farklı mı oluyor? Herkes öğütmek için makine kullanıyor, değil mi? Bazıları kapsülden bile içiyor.”

“Sadece biraz farklı değil, önemli ölçüde farklı. Tadı tamamen farklı.”

Yoo Siwoon karşılaştırma yapılamayacağını iddia etti. Görünüşe göre onun rafine zevki ve tercihleri, insanları öldürmek zorunda kalma ihtimalinden ayrı konulardı. Eunseong bunun bir çelişki olduğunu düşündü.

“İyi uyudun mu?”

“Evet.”

“Vücudun iyi mi?”

“…Vücudum mu?”

Çaydanlıktan aldığı sıcak suyu dairesel hareketlerle kahve telvesinin üzerine dökerken başını kaldırıp Eunseong’a baktı. Gözleri dikkatliydi.

“Uyku ortamın değiştiğinden beri rahatsız olabileceğini düşündüm.”

“Buraya geldiğimden beri derin uyuyorum. Babamla birlikteyken doğru düzgün uyuyamazdım çünkü ne zaman sarhoş olup bana vuracağı konusunda hep endişeliydim.”

“Anlıyorum.”

“Bu sayede daha da sertleştim. Göründüğümün aksine aslında gerçekten güçlüyüm.”

“…..”

Eunseong sanki bu iyi bir şeymiş, hatta bir avantajmış gibi konuşunca Yoo Siwoon acı acı gülümsedi. Vitrinden özellikle güzel bir fincan seçti ve cezveden kahve doldurdu.

Ada masası o kadar genişti ki Eunseong ile aralarında epey mesafe vardı. Yoo Siwoon kahveyi ortaya doğru itmek için kolunu iyice uzattı ve Eunseong da kahve fincanını önüne getirmek için yarı kalkıp kolunu rahatsız edici bir şekilde uzatmak zorunda kaldı.

Eunseong aniden, arabadan indiğinden beri aralarındaki mesafenin belirli bir aralıktan öteye daralmadığını fark etti. Yoo Siwoon, sanki birkaç adım geride duruyormuş gibi Eunseong’la arasındaki fiziksel mesafeyi kasıtlı olarak korudu.

Bu düşünce aklına geldiğinde, Eunseong oturduğu sandalyeden kalktı.

Özenle demlenmiş kahvesini tadını ve aromasını kaçırmamak için dikkatle yudumlayan Yoo Siwoon, Eunseong ona yaklaştığında başka bir işi varmış gibi fincanını bıraktı ve aynı mesafeyi koruyarak geri çekildi.

“…..”

Ortasında büyük bir engel olan bir ebeleme oyunu gibi, Eunseong ne zaman yaklaşsa Yoo Siwoon geri çekiliyordu. Karşıt mıknatıslar gibi yaptığı mesafe koyma hareketi sadece Eunseong’un hayal gücü değildi. Yoo Siwoon’un ince bir mesafeyle sürekli geri çekilmesini izleyen Eunseong, buzdolabından aldığı elmayı ısırarak eski yerine döndü.

“Ekmek yesen daha iyi olur. Kahve ve elma birlikte iyi gitmez.”

Eunseong’un kahve ve elmayı bir arada yemesinden oldukça rahatsız olmuş görünüyordu. Eunseong onun sözlerini duymazdan geldi.

“Zaten kahvenin tadını alamıyorum ki.”

Elmadan büyük bir ısırık aldı ve ardından kahveden bir yudum aldı. İkisinin de tadını tam olarak alamamıştı. Eunseong, Yoo Siwoon’un kaşlarının onaylamaz bir ifadeyle çatılmasını izledi.

Eunseong’un elindeki elmaya bakarak hoşnutsuz bakışlarını kaçırdı, kahvesinden bir yudum aldı ve sordu:

“Peki ya kahvaltı? Ben sadece sabahları kahve içerim, bu yüzden hizmetçi bu saatte gelmiyor.”

“Benim için sorun değil. Genelde sadece elma ya da muz yerim. Bundan sonra kahveyle birlikte yiyeceğim.”

Sanki bu garip diyeti izlemeye dayanamıyormuş gibi konuştu, “Süt daha iyi olur sanırım.”

“Hayır, elma ve kahve birlikte iyi gider. Denemek ister misin?”

“Ben almayayım.”

.
.
.

Ya Eunseong’un tatlılığı halis mi, ufacık datayları bile yakalayan zekiliği, ses çıkarmadan bile yürüyebiliyor tutup sevesim geldi (⁠●⁠♡⁠∀⁠♡⁠)

Seme beyimizde çok gizemli neden bu mesafeyi koruyor acaba meraktan çatırdamaya başladım

Yorum

5 3 Oylar
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
1 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Annelle_z
1 ay önce

Kahve ve elma bende deneyeyim ne olacak sjfkvmgkf

1
0
Düşüncelerinizi duymak isterim, lütfen yorum yapın🫶x

Ayarlar

Karanlık Modda Çalışmaz
Sıfırla