Switch Mode

Gold Class Fighter Bölüm 6

Her iki taraf da kendi yemeklerini huzur içinde yediler. Yemeğin yarısında, dışarıdan bir grup insan geldi.

“Yang Lei kim?”

Soran kişi asık suratlı bir adamdı. Onu, yüzlerinde şiddetli ifadelerle yirmiden fazla kişi izledi.

Yang Lei’nin tüm adamları arkasını döndü. Bu kalabalıkta tanıdık tek bir yüz yoktu. Çok yabancı görünüyorlardı.

“Benden ne istiyorsun?”

Yang Lei, iyi niyetle gelmediklerini söyleyebilirdi.

“Sen Yang Lei misin?”

Somurtkan adam, her iki eli de cebinde, Yang Lei’ye yukarıdan aşağıya baktı, “Ben eyalet başkentinden Ma Tu. Kardeşime vurdun, ben de uzlaşma istemek için buradayım.”

“Erkek kardeşin kim?”

“Zhao Çetesi.”

Yang Lei, Zhao Gang’ın takviye kuvvet getirdiğini anladı.

“Nasıl bir anlaşma?”

“Kardeşimi ciddi şekilde yaraladın. Bu sağlık faturalarını nasıl hesaplayalım?”

“Sağlık Faturaları mı?” Yang Lei, eyalet başkentinin çetesinin oldukça ilerici olduğunu düşünüyordu, “Wang Laohu’nun adamları neredeyse kardeşimi öldüresiye hakladı. Hastane masraflarını o mu ödedi?”

“Geçmişte olanlar umurumda değil. Sadece Zhao Gang’ın meselesini biliyorum ben.”

Restorandaki diğer misafirler durumun iyi olmadığını gördüler. Kimse konuşmaya cesaret edemedi. O gruptaki insanlar girişte durdu ve kimse dışarı çıkmaya cesaret edemedi, hepsi başlarını eğip yemeklerini yiyorlardı.

“Tamam, ne kadar istediğini söyle.”

Yang Lei, ilan edecekleri fiyatı duymak istedi.

“200 bin. 200 bin verirsen bu iş biter.”

“Lanet olsun ne?!” Yang Lei’nin sözleri soru işaretli bir ünlemdi.

O zamanlar çetenin piyasa fiyatlarıyla, patron seviyesindeki insanlar yaralansa 150 bin istemeye bile cesaret edemezdi. Bu Ma Tu 200 bin diyerek başladı ve tıbbi faturaları tartışmak için burada olmadığını açıkça belirtti. Kısaca onu dolandırmak için buradaydı.

Ma Tu makul bir şekilde tartışmak için gelirse, belki Yang Lei gerçekten bir miktar para vermeyi düşünebilir ve bu ahlaksızlık olarak görülmezdi. Ancak bu saldırgan taşra şehri haydutları; makul bir şekilde tartışmaya gelmiş gibi mi görünüyorlardı?

“Para vermesen de olur. Kardeşime üç kez secde et ve özür dile!”

Yang Lei’nin tüm adamları öfkeyle ayağa kalktı.

Chuan-zi öfkeyle azarladı, “Hepiniz buraya kavga çıkarmak için gelmediniz mi?”

Yang Lei sordu, “Ya ödemek istemezsem ve secde etmek istemezsem?”

“O halde bugün seni burada yok edeceğim!”

Yang Lei’nin adamlarından bazıları çoktan silahlarını çıkardı ve diğer taraf da harekete geçti.

Bir garson, polisi aramak için gizlice telefona uzandı. Somurtkan adam ona bağırdı: “Polisi aramaya kim cüret eder!”

Otel müdürü aceleyle dışarı çıktı. Bu yönetici, Ma Tu’nun eyalet başkentinin çete patronu Lao Wu’nun astı olduğunu kabul ederek dünyevi sayılabilirdi, “Tu Ge, bu bir yanlış anlaşılma, bir yanlış anlaşılma. Hepimiz aynı taraftayız.”

Otel müdürü aracılık etmek için yukarı çıktı, “Bu Xiao Yang, Yan Ge’nin adamlarından biri. Yan Ge ve Wu Ge dostane ilişkiler içindedir. Keşişin yüzüne değil Buda’nın yüzüne bakarlar*. Tu Ge, görüyorsun işte…”(mevkisi kimin yüksekse onların dediği olur diyor)

Otel müdürü özür dilercesine gülümseyerek ona bir sigara verdi.

Ma Tu’nun yanındaki bir adam, müdürü yere itti, “Defol!”

“Yan Ziyi bir XX! Eyalet başkentimizde o bir XX!”

Adam, Yang Lei’nin grubuna küçümseyici bir şekilde baktı:
“Hepinizin sizi koruyan bir patronu olduğunu düşünmeyin! Dışarı çıkın ve sözde Jianghai patronlarınızdan hangisinin orada tanındığını öğrenin! Kahretsin, bizim eyalet başkentimize gelip denesinler bir de! Wu Ge’mizin ayakkabılarını taşımaya bile layık değiller! Hangi yolun kuzey olduğunu bile bulamayana kadar yenilecekler! Jianghai’niz tam da bu perişan şehir değil mi? Her biriniz sırf Jianghai’de ortalığı karıştırabildiğiniz için harika olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Gösteriş bile yapıyorsunuz! Bir sürü hamam böceğisiniz oysa…”

Koca adamın tükürüğü her yere uçtu. Konuşmasına devam edecekken aniden yüzüne bir silah saplandı.
İri adam şaşkına dönmüştü, zamanında kaçamadı. Kafası “gizli silah” tarafından şiddetle ezildi.
Kavurucu sebze çorbası yüzünün her yerine yayıldı.

“…Sikik! Kim bunu attı!”

İri adam çileden çıkarak sebze tenceresini yere attı.

Yang Lei şaşkın bir şekilde arkasını döndü. Birinin kendisinden önce harekete geçeceğini düşünmemişti.

“Baban, yani ben.” Konuşan Fang Yu’ydu.(Baba kendinden güçlü olan kişilere söylenen bir takma isim)

“Eyalet başkentimiz” diye yaygara koparan kişinin takma adı Tian Shu idi. Sebze tenceresi Tian Shu’nun yüzüne sıcak su sıçrattı. Öfkeye kapıldı ve konuşan kişinin beyaz bir gömlek giydiğini, zarif bir genç erkek olduğunu ve kimseyi tehdit etmediğini görünce öfkeyle Fang Yu’ya doğru yürüdü.

“Yaşamaktan bıktın demek?”

Tian Shu, Fang Yu’nun yakasını tutmak için uzandı.
Eli Fang Yu’ya dokunamadan, Tian Shu çoktan sırt üstü yere düşerek bitişikteki masayı devirmişti. Çorba tasları ve yemek tabakları bir gümbürtüyle yere düştü.

“Ha ha ha!”

Jianghai’nin haydutlarının hepsi güldü. Bazı cesur konuklar bile kıs kıs gülüyordu. Tian Shu’nun az önce Jianghai’yi küçümseyen tüm konuşması, her Jianghai’lileri gerçekten kızdırmıştı.

“Oğlum, seni kahrolası it… kibirli sikik!”

Tian Shu, yağla kaplı olarak ayağa kalkmaya çalıştı ve gerçekten erişte ile kızarmış domuz eti haline geldi.

“Kibirli olmaya alışkınım, bu değiştirilemez.” Fang Yu’nun oturma pozisyonu bile değişmedi. Ayağından biri Tian Shu’nun beline bastı ve ayağa kalkmak üzere olan Tian Shu tekrar yere düştü.

“Eyalet başkenti insanları havalı davranmak için Jianghai’ye mi geldi?” dedi Fang Yu, “Şehrimizde kimse yok mu sanıyorsun?”

Eli masaya vurdu. İki masa dolusu insan ve yirmi kadar iri yarı adam ayağa kalktı. Üstelik bu yirmi kadar adam ayağa kalktığı anda şıngırdayan sesler duyuldu. Açıkça, dururken silahlarını kaldırıyorlardı.
Taşra şehrinden gelenlerin hepsi sessizdi. Yine kimse konuşmadı.

Ma Tu, “Arkadaşım, Yang Lei’yi bulmaya geldik” dedi. Sesi şimdi çok daha kibardı.

“Kimi aradığın umurumda değil. Burası Jianghai. Konuşmadan önce, durduğun yere bak. Jianghai’de insan eksikliği yok. Havalı davranmak istiyorsan memleketine dön.”

Ma Tu o yirmi kadar iri, tutkulu adama ve Yang Lei’nin on kadar adamına baktı. Konuşmadı. Bugünkü bu yolculuk çok utanç vericiydi.

Ma Tu bir çıkış yolu buldu, “Zhao Gang, sen ne diyorsun?”

Arkalarında duran Zhao Gang daha önce yüzünü göstermemişti ve bu sefer onlara sadece bir çıkış yapabilmişti. Bir cephe oluşturmak için eyalet başkentinin çetesini buraya getirmek için defalarca yalvarmıştı. Fang Yu’yu yarı yolda yeneceklerini bilen Yang Lei’yi şok etmek için yeterli olacağını düşünmüştü. Sadece beynini kullanmadan konuşan düşük IQ’lu Tian Shu’yu suçlayabilirdi.

Silahı Jianghai’nin tüm haydutlarına doğrulttu. Başlangıçta, onlar ve Yang Lei arasında bir çatışmaydı, ancak Tian Shu tüm Jianghai’yi azarlamıştı. Fang Yu’nun kızgın olmaya hakkı yok muydu? Fang Yu çocuk oyuncağı mıydı?

Çatışma aniden genişledi ve eyalet başkentinin haydutları ile Jianghai’nin haydutları arasında bir çatışmaya dönüştü. Bu Tian Shu, çatışmaları şiddetlendirme konusunda adeta bir dahiydi!

“Unut gitsin, unut gitsin, Tu Ge. Bunlar Jiu Ge’nin kardeşleri. Yang Lei ile işleri başka bir gün halledelim.”

Ma Tu’nun bir çıkış yolu vardı ve adamlarını dışarı çıkararak eşekten inmek için yokuşu kullandı. Burada, Zhao Gang da onları takip etmek üzereydi.

“Zhao Lao San!” diye bağırdı Fang Yu, Zhao Gang’ı durdurarak.

Daha önce, Luo Jiu ve Wang Laohu da birçok kez savaşmıştı. Zhao Gang, Fang Yu ile birçok kez dövüşmüştü. Fang Yu onu güçlü bir şekilde dövmüştü, bu yüzden şimdi Fang Yu’yu her gördüğünde çok kibar olacaktı.

“Yu Ge…” Zhao Gang onu utanarak selamladı.

“Şimdi iyi olduğunu düşünüyor musun?” dedi Fang Yu.

“Hayır, gerçekten burada olduğunu bilmiyordum ki ben…” Zhao Gang, Fang Yu’dan çok korkuyordu. Fang Yu’nun kasten insanları önünde gösteriş yapmaya getirdiğini düşünmesinden korkuyordu.

“O zaman bir daha gösteriş yapma.”

.
.
.

Her bölüm ayrı yükseliyorum bu adama aiyaaaa(⁠●⁠♡⁠∀⁠♡⁠)

Yorum

0 0 Oylar
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
0
Düşüncelerinizi duymak isterim, lütfen yorum yapın🫶x

Ayarlar

Karanlık Modda Çalışmaz
Sıfırla