19. Yüzyıl, Büyük Britanya. Afyon Savaşları’nın temellerinin atıldığı dönem.İngiltere’nin en büyük ticaret şirketi ‘Klaus Divison’ın başında bulunan ve afyon kaçakçılığında büyük bir oyuncu olan McQueen Lester, savaş yoluyla üst sınıf sosyetenin kervanına katılarak daha fazla güç kazanma hırsını gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
McQueen, lobi faaliyeti için gittiği bir salonda, Londra sosyetesinin çapkınlarından Aaron Wisfield ile karşılaşır. Kibar görünümünün aksine, afyonla kafayı bulmuş halde dolaşmayı alışkanlık haline getiren erkekleri hor görür.
Savaşa asker gönderme planına şiddetle karşı çıkan dük ailesinin varisi. Doğuştan zengin, onurlu ve güçlü bir adam. Tek yaptığı tepede durup ayakkabılarının altındaki çamura bakmak.
McQueen, onu son derece iğrenç bir hedef olarak algılarken, bir av yarışması sırasında attan düştükten sonra tüm hafızasını kaybeder.
Eski bir kulübede gözlerini açmayı başardığında, göz alıcı yakışıklı adam İngiltere’nin en iyi ressamı olduğunu ve McQueen’in onun hizmetkârı olduğunu iddia eder.
Görünüşte sadece kurnaz olan kulübenin sahibi huysuz, kibirli ve şiddet yanlısıdır.
Ancak, sadece ikisinin insan olarak bir arada yaşadığı bu izole kulübede, McQueen Lester, her zaman yaralar ve sakatlıklarla dolu olarak geri dönen efendisine karşı tanımlanamaz duygular beslemeye başlar.